| Hatırlarsanız, Cindy Gallop da erkekler sevişmek ve porno izlemek arasındaki farkı bilmiyor demişti. | TED | كما تتذكرون، سيندي غالوب قالت الرجال لا يعرفون الفرق بين ممارسة الحب والفعل الإباحي. |
| sevişmek dışında her şey vardı. | TED | ولكن الشيئ الذي لم يقوموا بتصويره كان ممارسة الحب. |
| Sakın aklınıza birşey gelmesin, Benimle seks yapmak için değildi. | Open Subtitles | لا تفهمي ذلك بصيغة الخطأ ذلك كان لأجل ممارسة الحب |
| Kızlara bir partnerle seks yaptıklarında orgazm olup olmadıklarını sormaya başladım. | Open Subtitles | لقد بدأت بسؤال الفتيات اذ قد حصلوا على النشوة من خلال ممارسة الحب مع شركائهم |
| Herkes sevişirken sizin kadar gürültü çıkarmak zorunda değil. | Open Subtitles | لا يفعل الجميع هذه الضجة عند ممارسة الحب كما تفعلون انتم |
| Daha aşk yapmak istiyor musun? | Open Subtitles | هل تريدين ممارسة الحب إلى هذا الحد ؟ |
| Sadece zengin, yakışıklı bir süvari subayı güzel kadınlarla sevişmekten başka bir şey bilmez. | Open Subtitles | انه مجرد ظابط غني و حسن المظهر في السلاح الفرسان انه لا يفعل شيء سوى ممارسة الحب مع النساء الحسناوات |
| Seninle ilgili özel olan tek şey sevişmek hakkındaki tuhaf fikirlerin. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذى يميزك هو فكرتك الغريبة عن ممارسة الحب |
| Şimdilerde sevişmek var olmanın bir ispatı olarak ölümü dengeleyen bir hal aldı. | Open Subtitles | لكن ممارسة الحب نوعٌ من التعويض للموت تحتاج أن تُثبت وجودك |
| Tek sorun eve gidip onlarla sevişmek. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي الذهاب للمنزل و ممارسة الحب معهم |
| Niye benimle Cenevre'de sevişmek istemiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لم ترغب أبدا في ممارسة الحب معي في جنيف؟ |
| Hepsi sevişmek, güzel olmak istiyor. | Open Subtitles | كلهن يودون ممارسة الحب كلهن يودون الشعور بجمالهن |
| O gece başka bir şey daha değişti. İkimiz de sevişmek istemedik. | Open Subtitles | تلك الليله, شيء آخر تغير لم يرد أياً منا ممارسة الحب |
| Bir akşamda kaç kere seks yapabilirsin? | Open Subtitles | كم مرة في الليلة؟ كم مرة يمكنكِ ممارسة الحب في الليلة الواحدة؟ |
| seks gibi düşün; yavaşça vites geçireceksin sonra gaz vereceksin. | Open Subtitles | انها مثل ممارسة الحب مع امرأة تضعه ببطء ثم تطير بعد ذلك |
| Parterinle sadece seks yapabileceğin bir yer yok mu? | Open Subtitles | أليس هـناك مكان حيث يمكن للناس ممارسة الحب بلا معنى مع شركاء مختلفين؟ |
| Herkes sevişirken sizin kadar gürültü çıkarmak zorunda değil. | Open Subtitles | لا يفعل الجميع هذه الضجة عند ممارسة الحب كما تفعلون انتم |
| aşk yapmak istiyorsun, ama sana dokunulmasını istemiyorsun? | Open Subtitles | هل تريدين ممارسة الحب بدون أن تُلمسي ؟ |
| Banyo yaptırmak, sevişmekten daha samimi geliyor. | Open Subtitles | الى الاغتسال الذي هو اشد حمومة من ممارسة الحب |
| Onunla sadece yatmak istediğimi sanıyor ama olay bu değil. | Open Subtitles | أعنى، أنا أعرف أنها تعتقدني أريد فقط ممارسة الحب معها |
| Psiko-kardiyogramlarımız sevişmeye uygunsa, o zaman bir tane heyecan yaratıcı hap alırız. | Open Subtitles | على الأرض عندما يكون مخططنا النفسى العاطفى على نفس ايقاع ممارسة الحب فاننا نتناول أحد الأقراص الأنتقاليه |
| Oda sevişmeyi seviyor ancak etkisi daha çok yatıştırıcı gibi. | Open Subtitles | إنها تحب ممارسة الحب أيضاً ولكنها أهدى منكِ. |
| Hey... "Haydi beraber yaşamayalım seksi"nin de bayağı inanılmaz olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت بأن جزء ممارسة الحب في عدم الانتقال معاً مدهش جداً |
| Sadece gerçek aşkınla seviştikten sonra koşup bir adamla evlenmemen gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه يمكنك أن تتسرعي بالزواج من رجل بعد ممارسة الحب اللطيف مع حبك الحقيقي |
| Filmlerdeki sevişme sahnelerinde kadınlar hep erkeklerin sırtını tırmalıyor ve bağırıyorlar. | Open Subtitles | في الأفلام هن يفعلن ذلك مع الرجال أثناء ممارسة الحب |
| Bir erkek, bir şey olmadan karısıyla sevişemez mi? | Open Subtitles | ألا يمكن للرجل ممارسة الحب مع زوجته دون أن يكون قد حدث شيئاً له؟ |