| AR: Tüm bu insanların harika bir şekilde eğlendirdin, sandığından daha iyi. | TED | أبولو روبنز: لقد أمتعتَ الجمهور أكثر مما تظن |
| Senin için endişeleniyorum, çünkü Bree senin için endişeleniyor, ve sandığından daha fazla birbirimize benziyoruz. | Open Subtitles | ولكني أهتم بك لأن بري تهتم بك لأننا مثل بعض أكثر مما تظن |
| sandığından daha yaygın bu olay aslında. Sorun yok. | Open Subtitles | هذا شائع أكثر مما تظن في الواقع هل أنتَ بخير ؟ |
| Bütün bunlar Düşündüğünden daha iğrenç. | Open Subtitles | أنها أكثر بشاعة مما تظن أطلقت جيوش المدفعية بعض النابالم |
| Düşündüğünden daha akıllıdırlar ama kendi zannettiklerinin yarısı kadar bile akılları yoktur. | Open Subtitles | هم أذكى مما تظن لكن ليسوا بالذكاء الذي يظنونه |
| Ayrıca, çocuklara bakmak sandığından daha az enerji ve zaman alıyor. | Open Subtitles | -وأيضاً رعاية الأطفال أقل جهد وقت مما تظن -هذا يشعرنى بسهولتها |
| Hırs onu boka batırdı. - Hayır, sandığından daha büyük. | Open Subtitles | الطموح قضى عليه - لا, الأمر أكبر مما تظن - |
| Bence sandığından daha çok benziyorlar birbirlerine. | Open Subtitles | لا أعلم. أعتقد أنهم متشابهان أكثر مما تظن. |
| sandığından daha fazla ortak noktamız var Başçavuş. | Open Subtitles | لدينا العديد من الأمور المشتركة أكثر مما تظن أيها الملازم |
| Hayat sandığından daha iyi sevgilim. | Open Subtitles | الحياة أفضل كثيرا مما تظن يا حبيبي |
| Seninle sandığından daha çok benzeşiyoruz. | Open Subtitles | نحن متشابهان في أشياء أكثر مما تظن |
| İçimden bir his Düşündüğünden daha kolay olacak diyor. | Open Subtitles | لدي شعور بأن ذلك سيكون سهلاً أكثر مما تظن |
| Eğer o şeyi burada bayıltırsan anomaliye kadar sürüklemek zorunda kalırız ve tecrübemden biliyorum bu Düşündüğünden daha zor. | Open Subtitles | ،إذا خدرت هذا الشيء هنا ،سيكون علينا جرّه طوال الطريق إلى الهالة ،ودعني أخبركَ عن تجربة .أنه أصعب مما تظن |
| Biraz güvensene ona. Belki Düşündüğünden daha açık görüşlüdür. | Open Subtitles | لمَ لا تثق فيها قليلاً ربما تكون أكثر إنفتاحاً مما تظن |
| Şaka yapıyorum. Bildiğimi Düşündüğünden daha fazla şey biliyorum. | Open Subtitles | فقط أمزح، فأنا أعلم أكثر مما تظن أنني أعلم |
| Her zaman odanın diğer tarafında uyanıyorum ve bu Düşündüğünden daha çok canımı sıkıyor. | Open Subtitles | وإستيقظت في الجانب الآخر من الحجرة وهذا مريب أكثر مما تظن بكثير |
| - Seni senden iyi tanıyorum. | Open Subtitles | - أعرف أكثر مما تظن |
| Seni düşündüğünden de fazla tanıyorum. Oradayken öyle bir an oldu ki bir anlığına beni öldürmeyi düşündün. | Open Subtitles | أعلم أنك أفضل مما تظن نفسك وقد مرت عليك لحظة هناك كنت تفكر بها بقتلي |
| Bize kazdırdığın şu cevher Sandığından çok daha tehlikeli. | Open Subtitles | هذه المادة الخام التي جعلتنا ننقب عنها، أكثر خطورة مما تظن |
| Hayatımdaki etkin düşündüğünden çok daha fazla. | Open Subtitles | إن لديك شأن بحياتي أكثر مما تظن |
| 51% sana tahmin ettiğinden daha azına mal olacak, artı aracının komisyonu. | Open Subtitles | واحد وخمسين بالمئة ستكلفك أقل بكثير مما تظن بالاضافة الى قيمة المستكشف |
| sandığınızdan daha çok ortak noktamız olabilir, Müfettiş. | Open Subtitles | ربما لدينا قواسم مشتركة أكثر مما تظن يا مفتّش |
| Evet, yapmak, daha düşündüğünüzden daha. Listenizi kontrol edin. O açık değil. | Open Subtitles | أجل أعرفها أفضل مما تظن تفقد القائمة ، إنه ليس في القائمة |