| Blok zincirleri bize herhangi bir kaynaktan, herhangi bir birey hakkında kanıt depolanabilen açık, global bir platform yaratmayı sağlar. | TED | قواعد البيانات المتسلسلة تتيح لنا أن نخلق منصة عالمية مفتوحة تقوم بتخزين أي شهادات عن أي شخص من أي مصدر. |
| Konsey başkanının sinyali tam buradan geliyor. İletişim platformu bu kürenin tam tepesinde. | Open Subtitles | ان اشارة المستشار تنبعث من هناك انها منصة المراقبة في اعلى ذلك البرج |
| 9:30'da eve varmıştım. Bunu ispatlayabilirim. mahkemede tanık sandalyesinde ya da dışarıda, her yerde yemin edebilirim. | Open Subtitles | يمكننى أن أثبت ذلك و أقسم عليه ، داخل و خارج المحكمة ، على منصة الشهود ، فى أى مكان |
| O orospu avukat onu sanık kürsüsüne oturttu, her şey için onu suçladı. | Open Subtitles | كانت تلك المحققة الحقيرة ستضعه على منصة الشهود وتلومه على كل ما حدث |
| Onu tanık sandalyesine oturttuğumda savcının onu konuşturması uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | اٍن الاٍدعاء سيكسرها فى وقت قصير حين تكون على منصة الشهود |
| Denver"da tanık kürsüsünde dururken soruların hepsini bu yüzden anımsayamamıştım. | Open Subtitles | لذلك لم أتذكر كا ما سألوني في منصة الشهود بدينفير |
| Hala durmuş, ışıktan daha hızlı yol alan ve düzgün bir alıcı rampası olmayan Atılgan'a ışınlanmaktan bahsediyoruz. | Open Subtitles | وهي تنطلق أسرع من الضوء ولا يوجد منصة مجهزة للهبوط عليها |
| Bu, atış rampasında kötü bir güne sebep oldu. | TED | هذا يحاكي يوماً سيئاً على منصة الإطلاق. |
| Zamanla, ekonomik işlemler için yeni bir platform haline gelmesini ve milyonlarca insanı yoksulluktan kurtarmasını umut ederdik. | TED | مع مرور الوقت، نحن نتمنى أن تصبح منصة جديدة للتداولات الاقتصادية، و انتشال الملايين من الناس من الفقر. |
| Bu bir platform olabilir ya da bir topluluk sevdiğiniz birisi, kim olursa ne olursa olsun sesinizi çıkarın. | TED | قد تكون منصة أو مجتمعًا أو حبيبًا ذاك الذي نختاره، مهما يكن، لنتكلم بصوت عال. |
| Bu fikir üzerine, kitle kaynaklı bir platform oluşturduk, bir internet oyunu. | TED | بناء على هذه الفكرة، قمنا بإنشاء منصة التقييم الجماعي، لعبة على شبكة الإنترنت. |
| Herkes neden burada olduğunu biliyor. Yeni bir platformu devreye sokacağız. | Open Subtitles | تعلمون جميعًا سبب حضوركم هنا، سنقوم بكشف الستار عن منصة جديدة |
| Bir vücut mimarı olarak, ne istersem keşfedebileceğim bu sınırsız platformu oluşturdum. | TED | وكمصممة اجسام بشرية ، بنيت منصة غير منتهية و ليس لها حدود لنفسي لأكتشف ما أريده. |
| O tanık sandalyesinde durup, yüzüne bakarak seni hiç sevmediğimi söylemek... | Open Subtitles | الوقوف فى منصة الشهود ، أواجهك و أقول أننى لم أحبك قط |
| Ve şimdi, Tanrı bile Tanrı bile Yüksek mahkemede sanık kürsüsüne çıkmak zorunda. | Open Subtitles | والآن ، حتى الملك حتى الملك سيقف في منصة الشهود في المحكمة العليا |
| Bay Vole, onu tanık sandalyesine çıkarmayacağımı söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | مستر فول ، يجب أن أقول لك أننى لن أضعها على منصة الشهود |
| Fikirlerini kapanış konuşmasında sunabilir tanık kürsüsünde değil. | Open Subtitles | أوافق يمكنه التعبير عن أرائه بجلسات مغلقة وليس على منصة الشهود |
| Özel sektörün fırlatma rampası. Yere indiğin an zenginsin. | Open Subtitles | منصة إقلاع للقطاع الخاص إن حصلت عليها ستصبح ثرياً |
| Gerçek hayata gönderecek bir fırlatma rampasında olmadıklarını biliyorlar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم يعرفون أنهم ليسوا على منصة إطلاق تجاه الحياة الحقيقة |
| London Paddington'a giden 19:24'te kalkacak tren üçüncü platformda. | Open Subtitles | القطار على منصة ثلاثة هو 19 24 خدمة إلى لندن بادينغتون |
| Harry S. Langerman, belki bilebileceğiniz fakat bilmediğiniz birisi, çünkü 1949'da gazetede McDonalds adlı iki kardeş tarafından işletilen bir hamburger standı ile ilgili bir haber okumuştu. | TED | انما لا . لانه في عام 1949 قرأ مقالة قصيرة في الصحيفة عن منصة همبرجر مملوكة من قبل اخوين من عائلة ماكدونلز |
| Belki görmemesi gereken bir şey gördü ya da önemli bir mafya elemanı masasında kaldı. | Open Subtitles | ربما شاهد شيئاً لا يجب عليه مثلاً مجرم خاطيء مات على منصة عملياته |
| Astronotlar fırlatma rampasına. | Open Subtitles | رواد الفضاء إلى منصة الإطلاق رواد الفضاء إلى منصة الإطلاق |
| Tabii ki var. Gerçekten onu kürsüye çıkaracağımı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | بالطبع توجد قضية أتعتقد بأنى سأجعله يقف على منصة الشهود؟ |
| sahnede olduğum zamanlar her şey için bana bağımlı olmak zorundaydın. | Open Subtitles | عندما كنت على منصة لمسح، كنتِ تعتمدين علي في كل شيء. |