| Sigarayı yasakladılar. Sıra bunlarda olacak. | Open Subtitles | انتبهى،واشربى ذلك المشروب . منعوا السجائر أولاً وسوف يمنعون ذلك أيضاً |
| Bu kötü bir fikir. Tüm hava taşıtlarını yasakladılar. | Open Subtitles | هذه فكرة سيئة لقد منعوا تحليق كل الطائرات |
| Aslında onlar bu olaya engel olabilirlerdi. | Open Subtitles | هم لربّما منعوا حتى الذي ترى في تلك الصور. |
| "Doktorların kendisine müdahele etmelerine engel olunurken, kabine rehin tutuldu." | Open Subtitles | "والأطباء منعوا من معالجته بينما إحتجز رهائن نمساويين من الوزارة." |
| Ne yazık ki uçağa binmem yasaklandı, bu da bana başka çare bırakmıyor. | Open Subtitles | للأسف، منعوا عني ركوب الطائرة لذا لم يبق لدي خيارات. |
| O yıl körfezde ekipman ile balık avlanması yasaklanmıştı.. ....bu yüzden fakirdik. | Open Subtitles | منعوا صيد الأسماك الكبيرة في تلك السنة وكنا فقراء |
| Telsiz sükûtta olduklarını biliyorum ama onlara ulaşmak zorundasın. | Open Subtitles | أعرف أنهم منعوا الإتصالات، لكن لا بد من إرسال أحد إلى هناك. |
| Tabii ki hayır. Bunu bu eyalette iki yıl önce yasakladılar. | Open Subtitles | لقد منعوا ذلك في هذه الولاية منذ عاميين |
| Hayır, sen gittikten sonra pizzayı yasakladılar. | Open Subtitles | كلا ، لقد منعوا تناول البيتزا منذ رحيلك |
| Uçurtma uçurmayı bile yasakladılar. | Open Subtitles | فهم منعوا حتى لعب طائرة الورق |
| Uçurtma uçurmayı bile yasakladılar. | Open Subtitles | فهم منعوا حتى لعب طائرة الورق |
| Ne kadar eğlenceli şey varsa yasakladılar. | Open Subtitles | فلقد منعوا الأشياء الممتعة |
| Ama aile vekilleri tüm olaya engel oluyor. | Open Subtitles | و لكن القائمين على وصايا العائلة تدخلوا و منعوا عملية البيع |
| Ve şimdi, sonraki hayatında mutluluğuna engel olan herkese kötü şans getirecek. | Open Subtitles | و سيجلب الحظ السيّء لهؤلاء الذين منعوا سعادته في الحياة الأخرى |
| Bunun tekrar yaşanmaması için her türlü boyutlar arası yolculuk yasaklandı. | Open Subtitles | وكادت تدمره، ولمنع تكرار ذلك منعوا كل السفر البعدي |
| - İçeride içmek yasaklandı. | Open Subtitles | ـ لقد منعوا التدخيّن |
| Buradaki bazı zanaatkarların hüneri o kadar değerliydi ki Venedik'i terk etmeleri yasaklanmıştı. | Open Subtitles | هنا مجموعة من الحرفيين المهرة الذين منعوا من مغادرة فينيسيا |
| Rönesans döneminde bu zanaatkârlar Venedik için o kadar önemliydi ki şehirden ayrılmaları ölüm cezasıyla yasaklanmıştı. | Open Subtitles | خلال عصر النهضة، هؤلاء الحرفيون كانوا ذوي قيمة إلى البندقية منعوا من مغادرة المدينة تحت طائلة الموت. |
| Sırlarını açıklamaları yasaklanmıştı. | Open Subtitles | لقد منعوا من كشف اسرارهم |
| Telsiz sükûtta olduklarını biliyorum ama onlara ulaşmak zorundasın. | Open Subtitles | أعرف أنهم منعوا الاتصالات، لكن لا بد من إرسال أحد إلى هناك. |