| Sorun değil, koltuğunun altından bir çift pil yuvarlandı. Dürt. | Open Subtitles | لا مشكلة ، سأستعمل البطاريات التي انزلقت من أسفل مقعدك |
| Kapının altından sürünerek içeri girince ev sahibinin küçük oğlunun mışıl mışıl uyuduğunu gördü ve onu soktu. | TED | عندما حَبَت من أسفل الباب، وقعت عيناها على ابن المرأة الأصغر الغارق في نومه ولسعته بقوة. |
| Banyo küveti. altından ayakları çeker seni aşağıda tutarım. | Open Subtitles | حوض الاستحمام , أجذبك من رجليك من أسفل و امسك بك و ينتهى الامر |
| Yani diğer bir deyişle, hemen hemen her zaman aşağıdan yukarıya başlar. | TED | بتعبير مختلف، في معظم الأحيان تبدأ الأشياء من أسفل الهرم لأعلى. |
| Bu aşağıdan yukarıya inovasyon, demokratik, kaotik, kontrol edilmesi zor. | TED | هو الابتكار من أسفل إلى أعلى وهو الديمقراطية، وهو الفوضى، يصعب فرض السيطرة عليه. |
| Kimi sınıf atladı; en alttan mümkün olduğu kadar en üste ve kimisi bu yolculuğu aksi yönde yaptı. | TED | وصعد البعض السلم الاجتماعي من أسفل إلى أعلى، وعاش البعض تلك الرحلة في الاتجاه المعاكس. |
| Böylece bağlantı ayrıldığında diğer yöne gitmiş. Aşağı yerine yukarı. | Open Subtitles | عندما فلتت الدواسة خرج من مكانه لأعلى بدلا من أسفل |
| Tamam, dikkat et olur mu, masanın altından uzat. | Open Subtitles | حسنٌ، لنفعل ذلك بحذر أعطيني النقود من أسفل الطاولة |
| Masanın altından benimkini bacaklarına ve ayakkabılarına dayardım. | Open Subtitles | كنت نوعاً ما أمتطي ساقها وحذاؤها من أسفل الطاولة. |
| Sol bacağı diz altından kopmuş. | Open Subtitles | رجله مبتورة من أسفل الركبة ومفقودة بين الثلوج. |
| Kapının altından meraklı ayak gölgeleri gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت ظل حذائك ظاهراً من أسفل باب المطبخ |
| Burdan gidiyoruz. Kapının altından bana $500 verdi. | Open Subtitles | هيا نخرج من هنا مررت لي 500 دولار من أسفل الباب |
| Hala kapının altından ışık geliyor. | Open Subtitles | أفضل ؟ أشعر ببعض النور يدخل من أسفل الباب |
| Caddeyi geçtiği zaman da... diğerlerimiz merdivenin altından çıkıp... meclis üyesini yakalamaya gidecek. | Open Subtitles | عندما يعبر الممر يأتي عدد منا من أسفل السلالم ونصعد ونأخذ المفوض |
| - Fluoro'nun altından girsen - daha kolay olurdu. | Open Subtitles | سيكون من الأسهل لو أنكِ دخلتِ من أسفل القاع |
| Deliğe yol açan şey, sivri, içi boş, silindirik bir nesne... sırtın altından girmiş, ve sonra yukarı, organlara doğru çıkmış. | Open Subtitles | بواسطة جسم حاد, مجوف وذو شكل أسطواني دخل من أسفل الظهر ماراً للأعلى مُخترقاً الأعضاء الداخلية |
| Böylece bir bağlantı kurmak için verileri kullanmaya karar verdik Samantha ve onu aşağıdan izleyen tüm insanlar arasında | TED | لذا قررنا أن نستخدم البيانات لخلق اتصال بين سامانثا وكل الناس التي تحدق بها من أسفل. |
| Eğer gitmişse, gitmiştir. Eğer gerçekten şanslıysanız, aşağıdan büyüyen birşeyler bulabilirsiniz. | TED | إذا انها ذهبت، انها ذهبت، وإذا كنت محظوظا حقا قد تحصل على شيء متزايد من أسفل القاع. |
| Ve bu da alttan görüntüsü. Bu saha kampanyasında yanımıza bir uçak bile getirdik. | TED | وهذا من أسفل البرج. حتى أننا أحضرنا معنا طائرة لجزء من الحملة الميدانية. |
| 'Zeminden yukarı' diye tabir edilen malzemeler aslında günümüzde mevcut. | TED | لذا ، مواد من أسفل إلى أعلى في الواقع موجودة اليوم. |