| Şimdi şunu anlayın: Yakın bir zamana kadar ayda 7,000 dolardan az... ...bir resmi maaş kazanıyordu. | TED | الآن ، تابع معي: حتى وقت قريب، أنه كان يبلغ راتب شهري أساسي من أقل من سبعة آلاف دولار. |
| Zor bir durumu büyülü bir şekilde avantaja dönüştürüyorlar ve değeri az olan bir şeyi yüksek değerli bir şeye çeviriyorlar. | TED | يمكنهم أن يحولوا بطريقة سحرية المحنة إلى فرصة، وتحويل شيءٍ ما من أقل قيمة إلى شيءٍ ذا قيمة أعلى. |
| Buldukları şey nükleerin gerçekten en az popüler olan enerji çeşidi olduğuydu. | TED | وما وجدوه هو أن الطاقة النووية هي في الحقيقة واحدة من أقل الأشكال الشائعة للطاقة. |
| Unutmamak lazım ki Jumia dünyadaki dijital okuryazarlığı en düşük ve dijital bağlantısı en az olan ülkelerde hizmet veriyor. | TED | الآن ضع في الاعتبار، تعمل جوميا في بلدان من أقل الثقافات الرقمية والاتصال الرقمي نجاحا في العالم. |
| Bu gerçekten azdan çok varetmenin daha fazla insan için yapılması çünkü bunların hepsi artık uygun fiyatlı tedaviler. | TED | هذا هو حقا الحصول على أكثر من أقل لفائدة الناس أكثر وأكثر لأن أسعار هذه العلاجات كلها معقولة الآن. |
| Sözde daha az gelişmiş bir insan ırkına mensup olmana rağmen bizim teknolojimizle oldukça rahatsın. | Open Subtitles | من أقل البشر تَقدّمً أنتى مرتاحه بتقنيتِنا |
| Belçika'ya hint ihracatı Kanada'ya göre daha az. | Open Subtitles | الصادرات الهندية إلى بلجيكا هي الكثير من أقل إلى كندا. |
| Benim Manning'in ofisinde işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmem 1 yıldan az sürdü. | Open Subtitles | أخذ من أقل من سنة في مكتبه لفهم كيف تجري الأمور |
| Ondan daha az insan olan birini tanımıyorum ve bana az evvel insan doğasıyla ilgili bir ders mi verdi? | Open Subtitles | هل تلقيت درسا في الإنسانية من أقل شخص إنساني أعرفه؟ |
| Bu yeni perspektif, ekibin dünyanın en az bilinen köşelerinden birindeki gizemli bir cangıl hayvanına ilk bakışını atmasına olanak sağladı. | Open Subtitles | هذا المنظور الجديد أعطى الطاقم لمحة أولى عن واحد من حيوانات الغابة الغامضة فى واحده من أقل بقاع الأرض المعروقة |
| Bu kuralları, en çok beğenilen ve en az beğenilen TED Talklarda kullanılan söz kalıplarının istatistiklerini karşılaştırırken buldum. | TED | وجدت هذه القواعد بمقارنة الإحصائيات لمقطع من أربع كلمات الذي يظهر دائماً في أكثر محادثات تيد تفضيلاً، على النقيض من أقل محادثات تيد تفضيلاً. |
| Bize burada vermek istediği mesaj az ve hatta daha da azdan çok var etmelisiniz ki daha çok ve daha çok insanla paylaşabilesiniz, ama sadece şimdiki nesille değil, gelecekteki nesillerle de. | TED | لذا فإن رسالته كانت يجب الحصول على مزيد من أقل وأقل وأقل الذي يمكنك من تقاسمها مع أناس أكثر فأكثر ليس فقط للجيل الحالي ، ولكن الأجيال المقبلة ايضاً. |
| Daha az iş birliği yapanları da fişleyecek. | Open Subtitles | ... ووضع علامات ضد أسماء من أقل من التعاونية. |
| Ama bu odalarda çalışan kadınların çektiği çile Auschwitz tarihinin en az bilinen yönlerinden biri olarak kaldı. | Open Subtitles | والمعاناة التى تحمّلتها النساء اللاتى عملن في هذه الغرف من أقل مايمكن معرفته عن "سمات تاريخ "آوشفيتس |
| - Daha az olmasından iyidir. | Open Subtitles | حسنا، هذا هو أفضل من أقل من القليل. |
| Avrupa'daki domuzlarda farklı antibiyotik türlerine karşı antibiyotiğe dirençli salmonella seviyeleri yüzde 1'den az bir yüzdeden yüzde 60'a kadar değişmektedir. | TED | مستويات السالمونيلا المقاومة للمضادات الحيوية في الخنازير بأوروبا ضد أنواع مختلفة من المضادات الحيوية تتراوح من أقل من 1% وترتفع حتى 60%. |
| İşime en az yarayan insanlardan biri. | Open Subtitles | إنه واحد من أقل رجالي فائدة |
| Ama olumlu yaklaşım lugatında "kapalı" demek, "gelin, zincirin üstünden atlayın aradığınız izlerin üstünden çok az insan geçti" demektir. | Open Subtitles | لكن في الإيجابيينِ طبعة لغةِ، الوسائل المُغلقة، "يَجيءُ فيه، الخطوة على السلسلةِ، "هناك العديد من أقل ناس للدَوْس في جميع أنحاء بأَنْك تَبْحثُ عنه." |
| Evleneli bir haftadan az oldu. | Open Subtitles | الزواج من أقل من أسبوعِ |
| Oldukça uzakta duruyorlar, binden daha azdan onlarca bin hayvana çoğalan bu diğer şeylerden dolayı. | TED | إنهم يبقون بعيداً جداً لأن بقية الحيوانات قد تضاعفت من أقل من ألف إلى عشرات الألوف من الحيوانات. |
| Ve özellikle ekliyorum, sadece daha çok insan için azdan çok var etmek de değil, bütün dünya buna çalışıyor. | TED | وأود أن أضيف أيضا ، ليس الامر فقط الحصول على مزيد من أقل بل هنالك المزيد من الناس حول العالم يعملون من أجل هذا. |