"من الأمثلة" - Translation from Arabic to Turkish

    • örnekler
        
    • sürü
        
    • çok örnek
        
    • örneklerde
        
    • örnek mevcut
        
    • birkaç örnek
        
    • örnek verebilirim
        
    • örneklerden birisi
        
    Bu çok müthiş bir teoridir, fakat çok az ve çok spesifik örnekler üzerine kurulmuş olan bariz bir sorunu var. TED وهذه النظرية رائعة جدا، ولكن فيها مشكلة واضحة وهو أنها بنيت على عدد قليل من الأمثلة والمحددة جدا.
    Öz kontrol veya okur-yazarlığı gibi şeyleri hedef alarak çocukların zihinsel gelişimini ve sınav notlarını geliştiren bir takım harika örnekler var. TED وهناك العديد من الأمثلة عن التدخلات الممتازة التي تستهدف محو الأمية أو توجيه الذات والذي فعلًا حسن التطور الإدراكي للأطفال ونتائج امتحاناتهم.
    Bir sürü örnek var ve size birini vereceğim, pek sevdiğim bir örnek değil: sigorta. TED هنالك العديد, العديد من الأمثلة وسوف أعطيكم واحداً هذا هو ليس مثالي المفضل: التأمين.
    Ve böyle bir çok örnek var. TED وهناك العديد من الأمثلة الأخرى مثل هذة.
    Daha önce size gösterdiğim örneklerde de gözlemlediğimiz üzere bilgisayarlar aynı çalışmayı tekrar tekrar değerlendirmekten bile yorulmaz. TED والحاسوب لا يتعب من إسناد درجات لنفس العمل عدة مرات، لقد رأينا ذلك في العديد من الأمثلة التي عرضتها عليكم.
    Siyasette, rastgele seçimin meşruluğunun yeniden keşfi son zamanlarda çok yagın hâle geldi, öyle ki hakkında konuşmak için birçok örnek mevcut. TED إعادة الحديث عن الاختيار العشوائي في السياسة أصبح شائعًا في الآونة الأخيرة، هناك الكثير من الأمثلة للحديث عنها.
    İsterseniz bunun nasıl faydalı bir şekilde çalıştığına dair birkaç örnek vereyim. TED دعونى أقدم لكم عدد من الأمثلة حول كيفية عمل ذلك بشكل إيجابى.
    Size bunun gibi pek çok örnek verebilirim ancak sizden, Londra ayaklanmalarını incelediğim kendi çalışmamı paylaşarak ayrılmak istiyorum. TED يمكنني إعطاؤكم الكثير من الأمثلة كهذه، لكن أريد أن أترككم مع مثال من أبحاثي عن أحداث شغب إنجلترا.
    Şimdi hayatımda gördüğüm kendini filtre balonlarından özgür kılmış, daha farklı hayata sahip olan, en büyük örneklerden birisi yanı başımda oturan Joan'dur. JB: Soru şu; TED الآن، من الأمثلة الكبيرة للأشخاص الذين حرروا أنفسهم من فقاعات الترشيح والحصول على حياة أكثر تنوعاً هو جوان - مرة أخرى، الجليس معي هنا -
    Söylemek istediğim, bunlar aşırı türden örnekler ve bunlar eğlendirici ve gülmek için güzel örnekler. TED أعني ،أن هذه أنوع من الأمثلة المبالغ فيها ، و انها مسلية و جيده للضحك عليها.
    Buraya bir takım örnekler koydum. TED لقد طرحت مجموعة من الأمثلة هنا.
    Evet ama her yerde örnekler var. Open Subtitles نعم، لكن هناك العديد من الأمثلة
    Daha bir sürü örnek verilebilir ama sadece bu ikisi bile gördüğümüz şeyi oluşturduğumuzu gösterir. TED وهناك الكثير من الأمثلة وهذان إثنين منها بأنك تنشئ ما ترى
    Dünya çapında yapılan sade ve ucuz yenilikler hakkında bir sürü örnek verdim. Fakat asıl soru bunun nasıl benimseneceği? TED أنا أعطيت أطنان من الأمثلة على المبدعين المقتصدين من مختلف أنحاء العالم، ولكن السؤال هو، كيف يمكنك أن تذهب نحو اعتماد الابتكار المُقْتصِد؟
    Böyle hissettiğim pek çok örnek düşünebilirim. TED حسناً، يمكنني التفكير بالعديد من الأمثلة التي شعرت فيها بهذا.
    Size verdiğim tüm bu örneklerde devlet sektörünün ne yaptığı, benim ve diğer meslektaşlarımın araştırdığı çok daha fazlası risk azaltımınından çok daha fazlasını yapıyor. TED ما قام به القطاع العام في كل هذا الأمثلة التي تقاسمتها معكم للتو، مع مجموعة من الأمثلة الأخرى، والتي نبحث فيها أنا و زملاء آخرين هو أكثر بكثير من من مجرد إلغاء المخاطر.
    Yani farklı örneklerde var eminim daha da fazlası gelecek. TED لذلك يوجد العديد من الأمثلة ، و أنا واثق أن العديد أيضاَ قادم .
    Hata bulma veya protein katlanması gibi kitle kaynağın kullanıldığı pek çok örnek mevcut. TED ثمة الكثير من الأمثلة الآن على لجوء الناس إلى الاستعانة بالجمهور للعثور على الثغرات وطيّ البروتين، لكل الأشياء، عن طريق الاستعانة بالجمهور
    Daha birçok örnek mevcut. TED هناك المزيد من الأمثلة
    Akıldışı kararlara birkaç örnek daha vereceğim. TED سأعطيكم المزيد من الأمثلة لإتخاذ قرارات لا عقلانية.
    Ölümsüz organizmalara birkaç örnek vermek gerekirse bitki tohumlarını veya bakteri sporlarını sayabiliriz. TED من الأمثلة لكائن أو اثنين ممن لهم القدرة على البقاء هو بذور النباتات أو الجراثيم البكتيرية
    Bir düzine daha örnek verebilirim: güneş döngüleriyle ilgili olan yetenek, stratosferdeki ozonu değiştiren; 6,000 yıldan uzun süreli yörüngesel hareketlerle ilgili yetenek. TED يمكنني تقديم العشرات من الأمثلة الأخرى: مهارة متعلقة بالدورات الشمسية، التي تغير الأوزون بالستراتوسفير؛ مهارة متعلقة بتغيرات محور الأرض خلال أكثر من 6000 سنة.
    Sana böyle böyle bir sürü örnek verebilirim. Open Subtitles يمكنني أن أعطيك العديد من الأمثلة
    Ve "Sapiens"de verdiğin örneklerden birisi gerçek bir insan için toprağı sürmek anlamına gelen tarım devrimiydi, ormanda altı saat ve daha ilginç bir yaşam tarzı yerine, 12 saatlik yorucu bir iş gününü seçtiler. TED لذا واحد من الأمثلة التي طرحتها في كتابك " الجنس البشري" هو ثورة متكاملة في الزراعة، والتي هي للشخص العادي حراثة الحقول، انهم يأخذون حوالي اثني عشرة ساعة من العمل المضني بدلاً من ست ساعات في الغابة والكثير الكثير من نمط الحياة الممتعه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more