| Şimdi, karmaşık bir sosyal sistem planlaması yapmak zor bir iştir ve size bir hikaye anlatmama izin verin. | TED | نعلم جميعا أن تخطيط أي نظام اجتماعي معقد هو من الصعوبة بمكان واسمحوا لي ان أسرد لكم القصة التالية. |
| Bu dava eşi benzeri görülmemiş ve zor bir dava. | Open Subtitles | هذه القضية لها نطاق من الصعوبة لم يسبق له مثيل |
| Kafa dinlemek için zaman bulmak zor. Değil mi Bob? | Open Subtitles | حسناً تلك هي المشكلة من الصعوبة ايجاد وقت لعمل ذلك |
| Bir gezegenden bir diğerine taşınmak inanılmaz derecede zordur. | TED | إنه من الصعوبة بمكان الإنتقال من كوكب لآخر |
| Connor, itiraf edeyim, o iş gezimizden sonra yan yana geldiğimizde zorlanıyorum. | Open Subtitles | كونور، يجب علي ان اعترف منذ ان امضينا رحلة العمل سوية.. اجد انه من الصعوبة ان اكون بجوارك |
| Ve odaların birinde birinin olduğunu fark etmemene inanmakta zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | ووجدت من الصعوبة تصديقها لم تلاحظ ذلك ؟ كان هناك شخصا ما في واحدة من الغرف |
| Güzelliği kaybetmek o kadar kolay, çünkü güzel yapmak inanılmaz zor bir şey. | TED | هل من السهل ان نفقد الجمال لأنه من الصعوبة بمكان ان نصنعه |
| Birincisi, kullanımı gerçekten çok zor. | TED | فبداية كان من الصعوبة بمكان استخدامه بإتقان |
| Ama kadınlara özgü hastalığı görmek biraz zor. | TED | من الصعوبة نوعاً ما ملاحظة النموذج الأنثوي للمرض |
| Aslında herhangi bir ebeveynin size söyleyebileceği gibi, bu son derecede zor. | TED | بالحقيقة، كما يمكن لكل أب أن يخبرك، أنه من الصعوبة بمكان. |
| Ama artık bunu yapmak oldukça zor olacak çünkü herkes akraba. | TED | لكن ذلك سيكون من الصعوبة عمله حالياُ لأن كل شخص ذا صلة |
| Tabi uzaktan bakınca görmek çok zor. | TED | من الصعوبة بمكان رؤيتها، من هذه المسافة البعيدة. |
| Bunu sayılara dökmek zor ama bu çok sahici bir şey | TED | من الصعوبة تحديدها، لكن لم يكن أقل واقعية. |
| tutturması zor bir denge zor, bir çocuğa hayat adil değildir demek bunu kabul etmek ve seçimlerimizin önemli olduğu gerçeğini de dayatmak. | TED | من الصعوبة كشف ذلك التوازن، لتخبر طفلاً بأن الحياة ليست عادلة، لكن أيضاً إدراك وغرس حقيقة ذلك فيهم وأن خياراتهم تهم. |
| Karşı taraftan birini bulmak artık daha zor. | TED | من الصعوبة بمكان إيجاد شخص من الطرف الآخر. |
| Tam tersine yardıma muhtaçlar genelde o kadar fazla bilgi bombardımanına tutuluyorlar ki hepsini anlamak zor. | TED | فعلى النقيض، يملك هؤلاء كمًا هائلًا من المعلومات التي من الصعوبة بمكان جمعها جميعًا معًا. |
| Biletin olmadan bu etkinliğe girmen ne kadar zordur. | Open Subtitles | هل من الصعوبة الدخول إلى هذا الحدث بدون تذكرة ؟ |
| Kanaması olan birini kaçırıp da hiç iz bırakmamak bayağı zordur, hemfikir miyiz? | Open Subtitles | يبدو من الصعوبة بأنه لم يترك اي اثر عندما تخطف شخصاً مصاب بجرح شرياني ألا توافقني الرأي |
| Arkadaşının ölümünden kazanç sağlayabilecek birinin o videoyu yok edeceğine dair verdiği sözü tutup tutmayacağına inanmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | أجد من الصعوبة أن يـُـصدق أحد ما يحاول أن يربح من جراء موت صديقتها والتي وعدت بأنها ستزيل كل الفديوهات |
| Düşünmekte zorlanıyorum. | Open Subtitles | أجد أن من الصعوبة التفكير بوضوح |
| Yapmaya kalkışacağımız şey yüksek seviyede zorluk içeriyor. | Open Subtitles | ما سوف نحاول ان نفعله هو مستوى عال من الصعوبة |