| Sizin ülkede yalan söylemek ve birine uyuşturucu koymak suç sayılmıyor mu? | Open Subtitles | في بلدك، لا بأس من الكذب وضع المخدر في الجيب؟ كلا، ليس كذلك في الواقع |
| Bize yalan söylemenin bir manası olmadığını bilin diye bunları söylüyorum. | Open Subtitles | حسناً , أخبركما بذلك , كي تعلما بأنه ليس ثمّة فائدة من الكذب علينا الكذب ؟ |
| Yalanlardan ve yalan söylemekten... o kadar bıktım ki. | Open Subtitles | اننى متعبة جدا تعبة من الكذب, وتلفيق الأكاذيب, |
| Ama bu yalanlarla örülmüş bir ağdaki başka bir yalan sadece. | Open Subtitles | ولكن هذه كذبة اخرى فى شبكة كبيرة من الكذب. |
| Bu Aile'nin yalanlar ve bozulan sözler konusunda ki mirasına girmek istiyor musun gerçekten? | Open Subtitles | هلتريدفعلاًالخوضفيتراثالعائلة.. من الكذب وإخلاف الوعود؟ |
| Ne söylediyse yalandır. Her şeyi yalandır onun. | Open Subtitles | كل ما اخبرتكم به هو كذب إنها مصنوعه من الكذب |
| Varmaya çalıştığım nokta, yalan söylemek için bir amaç göremiyordu halbuki insanlar tarafından gayet iyi anlaşılıyor ve yüz yıllardır kullanılıyor. | Open Subtitles | أنا فقط أردت توضيح أنها لا تفهم الغاية من الكذب الأمر المفهوم تماماً ويستعمل يومياً من قبل البشر |
| Onlara yalan söylemek zorunda kalırım ve yalan söyleme haklarımı doldurdum. | Open Subtitles | , سيتوجب عليّ حينها أن أكذب عليهم و انا لديّ حصتي من الكذب |
| yalan söylemek ile hiç bir şey söylememek arasında daha az kötü olanını seçtim. | Open Subtitles | قررت عدم التحدث إليكِ تماماً أفضل من الكذب |
| Sessiz kalarak yalan söylemenin faydası yok. | Open Subtitles | لا فائدة من الكذب عن طريق الصمت |
| yalan söylemenin manası yok artık. | Open Subtitles | ليست هناك فائدة من الكذب بعد الآن |
| Bu saatten sonra yalan söylemenin anlamı yok doktor. | Open Subtitles | لا سبب من الكذب الآن، أيها الطبيب. |
| Arkadaşlarıma yalan söylemekten sıkıldım. Hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ضجرت من الكذب على أصدقائى والذين لم يتبقى منهم أحد بعد الآن. |
| Gördüğüm şeyler konusunda yalan söylemekten, saklanıp delirmiş taklidi yapmaktan bıktım artık. | Open Subtitles | آبي لقد تعبت من الكذب بشأن مارأيته ياأمي لقد تعبت من أخفاء الحقيقة والتظاهر بأني مجنونة |
| Sırf kadınları yatağa atmak için yalan söylemekten fazlası var. | Open Subtitles | ما الذي كان مُتورطاً فيه؟ شيء أكبر من الكذب حول من كان لمُجرّد الحصول على علاقة حميميّة. |
| Hey, ben gitmek istiyorum, ama siz beni durmadan bir yalan söyleyerek ya da olaya bir başka yalancı katarak konunun içine çekiyorsunuz. | Open Subtitles | أنا أود أن أغادر لكن أنتم تستمرون بالركض وتضعون المزيد من الكذب |
| Ve kendisini doğuştan gelen bir yalan söyleme içgüdüsüne kolayca boyun eğmiş bir halde buldu. | Open Subtitles | ووجدنفسهبشكلمفاجئوبدونجهد.. في غريزة فطرية من الكذب |
| Bu Aile'nin yalanlar ve bozulan sözler konusunda ki mirasına girmek istiyor musun gerçekten? | Open Subtitles | هلتريدفعلاًالخوضفيتراثالعائلة.. من الكذب وإخلاف الوعود؟ |
| Ne söylediyse yalandır. Her şeyi yalandır onun. | Open Subtitles | كل ما اخبرتكم به هو كذب إنها مصنوعه من الكذب |