| Sadece maddenin 12 taneciği, doğanın dört kuvvetiyle birlikte yapışık duruyor. | TED | فقط 12 جزيئ من المادة. ملتصقة معاً بأربع قوى من الطبيعة. |
| Karanlık maddenin görünmeyen örtüsünün tüm galaksileri içine alması gerekir. | Open Subtitles | غلاف خفي من المادة المظلمة لابد أنه يحيط المجرات كلها |
| Yanlış bir kanı da ateşin plazma olduğu, yani atomların elektronlardan ayrıldığı maddenin dördüncü hâli. | TED | أحد الأفكار الخاطئة هو أن النار بلازما وهي الحالة الرابعة من المادة التي تجرد فيها الذرات من الإلكترونات. |
| Yani biz gökadanın kendisine takılırken, esasında orada bir karanlık madde bulutu var ve bu madde gökadanın yapısını ve dinamiklerini yönetiyor. | TED | نحن نرى المجرة لذا نركز فيها ، بينما أنها في سحابة ضخمة من المادة المظلمة وهو ما يسيطر على بنية المجرة وحركتها. |
| Bilinen kozmostan 6 kat büyük olan, karanlık maddeden oluşan gizli bir evren. | Open Subtitles | كون مخبئ من المادة المظلمة ذو كتلة أكبر بستة مرات من الكون الطبيعي |
| Görünüşe göre bu kümede sıradan maddenin, on katı kadar, görünmeyen, karanlık madde mevcut. | TED | في الحقيقة ، هناك عشرة أضعاف الكتلة على شكل مادة غير مرئية ، أو مادة مظلمة من المادة الطبيعية ، حسنا. |
| maddenin bu küçük noktacığı yeni bir Big Bang'le patlayabilir mi? | TED | هل يُمكن لهذه الكتلة الصغيرة من المادة أن تنفجر انفجارًا عظيمًا آخر؟ |
| Olay yerinde bulunan renkli maddenin sonuçları çıktı. | Open Subtitles | النتائج من المادة الملونة التي وُجدت في موقع الجريمة |
| Fakat string teorisi, maddenin her yapıtaşının kalbinde çok küçük ve titreşen bir enerji iplikçiği olduğunu söylemektedir | Open Subtitles | لكن نظرية الخيط تُعلن أن قلب كل جزء من المادة يكون صغير جداً,تذبذب |
| Her atom, maddenin daha küçük parçacıkları olan, yörüngede elektronlar ile çekirdekte proton ve nötronlardan; | Open Subtitles | من قطع أصغر من المادة, الإلكترونات تدور حول نواة مصنوعة من بروتونات ونيترونات, |
| Şüpheli maddenin numunesi keseye konur ve kapatılır. Kesenin içindeki test maddelerinin bulunduğu ampul kırlır. | Open Subtitles | ضع عينة من المادة المشـتبه فيها ، ثم أغلق الكيس |
| Açıklama, kayda değer miktarda görünmez bir maddenin olması gerektiğiydi. | Open Subtitles | التفسير الوحيد هو أنه لابد من موجود نسبة كبيرة من المادة لا نراها |
| Bu karanlık maddenin kozmik sisidir. | Open Subtitles | فهذا ماسيقول أنه مايبدو عليه الكون إنها شوربة من المادة المظلمة |
| İlk kez karanlık maddenin yakalanması zor parçalarını yakalamış olabiliriz. | Open Subtitles | للمرة الأولى، بما نكون قد امسكنا حقا بشيء من المادة المظلمة |
| Görünen evrenin, karanlık maddenin uçsuz bucaksız denizinde süzülen bir köpük katmanından daha fazla birşey olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن الآن نعلم أن مانراه من الكون هو لا يزيد عن طبقة من زبد البحر يعوم فوق بحر من المادة المظلمة |
| başlangıçta bir patlama vardı, 3 dakika içinde maddenin %98 i ortaya çıktı artık bir evrenimiz vardı. | Open Subtitles | في البداية كان هناك إنفجار و خلال 3 دقائق نسبة 98 بالمئة من المادة الموجوة أو سوف تكون تم إنتجها |
| İki tarafa doğru seyahat edebileceğimiz, içinden geçilebilir bir solucan deliği yaratmak için negatif yoğunluğu olan egzotik maddenin istikrarına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | للسفر في كلا الإتجاهين، و خلق ثقب دودة عكسي نحتاج لتحقيق إستقرار من المادة الغريبة ذات الكثافة السلبية |
| Yani, bizler madde ve anti-maddenin, zamanın başındaki büyük yokoluşundan geriye kalan, kırıntılarız. | Open Subtitles | اذا، نحن مجرد انقاض الفناء الكبير من المادة والمادة المضادة في بداية الزمن. |
| Yani dev galaksi kümelerinin olduğu yerde, büyük yoğunlukta karanlık madde var. | Open Subtitles | لذا، أينما كان تكتل ضخم من المجرات هناك تركيز من المادة المظلمة |
| onların da büyük bölümü karanlık maddeden oluşur. Buradaki mavimsi mor renkte gördüğünüz şey budur. | TED | إنّها متكوّنة في معظمها من المادة المظلمة وهو ما ترونه باللّون البنفسجي المائل للزرقة. |
| Bilinen kozmostan 6 kat büyük olan, karanlık maddeden oluşan gizli bir evren. | Open Subtitles | كون مخفي من المادة المظلمة أضخم بستِ مرات من الكون المعروف |