| - Orada değil. Bu geçmişten gelen bir ses. Şirin. | Open Subtitles | إنه صوت من الماضى هذا لطيف لطيف جدا |
| Sezar, geçmişten gelen bir kelime, artık Sezar falan kalmadı. | Open Subtitles | قيصر كلمة من الماضى ،لا وجود لقيصر |
| Bak, bazı şeyler hatırlamaya çalışıyordum-- açıkça geçmişimden bazı şeyler hatırlamaya. | Open Subtitles | أنا ما زلت أحاول أن أتذكّر أشياء أتذكّر أشياء بوضوح من الماضى |
| Bak, bazı şeyler hatırlamaya çalışıyordum-- açıkça geçmişimden bazı şeyler hatırlamaya. | Open Subtitles | أنا ما زلت أحاول أن أتذكّر أشياء أتذكّر أشياء بوضوح من الماضى |
| Elbette süvariler mazi oldu ama asıl önemli olan bu değil. | Open Subtitles | حسناً ، بالتأكيد أن سلاح الفرسان شئ من الماضى لكن ليس هذا بيت القصيد |
| Kız kardeşim ve yeğenim seni ve bu evi hafızalarından silecekler. | Open Subtitles | اختى وابنتها سوف يتركون هذا المكان وسيصبح من الماضى |
| Bu geçmişten bir ses. Çok şirin. | Open Subtitles | إنه صوت من الماضى |
| Hayır! 199 da geçmişte kaldı. Dinleyin beni. | Open Subtitles | كلا ، ان عام 1996 هو ايضا من الماضى استمع الى ، ماذا |
| Matt bana geçmişten gelen fırtınadan söz etti. | Open Subtitles | - "مات" أخبرنى عن.. عصفته من الماضى. |
| Bu ve bir de geçmişten gelen. | Open Subtitles | هذا وأخر أصغر من الماضى |
| Hepsi mazi oldu sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أن هذا كله جزء من الماضى |
| Kız kardeşim ve yeğenim seni ve bu evi hafızalarından silecekler. | Open Subtitles | اختى وابنتها سوف يتركون هذا المكان وسيصبح من الماضى |
| Şey, geçmişten bir isim. | Open Subtitles | هناك إسم برز من الماضى |
| Kavga bizim için geçmişte kaldı ama Cutwright için, kim bilir? | Open Subtitles | الشجار أصبح من الماضى البعيد بالنسبه لنا,ولكن كاوترايت من يعلم؟ |
| Acımasız cezalar geçmişte kaldı, dedektif. | Open Subtitles | هذه المُمارسات الوحشية أشياء من الماضى أيها المُحقق |