| Hayır. Burada biriyle buluşmam gerekiyor. | Open Subtitles | اوه لا ، كان من المفترض أن أقابل شخص ما هنا |
| - Biriyle buluşmam gerekiyor da... | Open Subtitles | كلا، من المفترض أن أقابل صديقأعملمعه،لذا .. |
| Tanrım bu da neyin nesi? Kıçımın yeni arabası... Bakar mısınız, karımla burada buluşacaktık da... | Open Subtitles | يا للجحيم ما هذا؟ أعذرني، كان من المفترض أن أقابل زوجتي هنا |
| Arkadaşlarımla buluşmam gerekiyordu, ama kayboldum. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل بعض الأصدقاء، لكني تهت. |
| Kaynağımla dün gece Hamdi Markette görüşmem gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل مصدري في متجر (حمدي) بالأمس |
| Evet, biriyle buluşmalıydım ama konuşmalarını bölmek istemem. | Open Subtitles | أجل , من المفترض أن أقابل شخص ما ولكن لا أريد مقاطعتهما |
| Bu gece George'la buluşacaktım. | Open Subtitles | لقد كان من المفترض أن أقابل أحد ما أسمه "جورج" الليلة |
| Bu öğlen Travis ile buluşacaktım. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل ترافيس " له هذا المساء " |
| Özür dilerim. Michael adında biriyle buluşmam gerekiyor da. | Open Subtitles | " أنا آسفة , من المفترض أن أقابل شخص إسمه " مايكل |
| Lauren ile buluşmam gerekiyor, ben bunu okurken senin de onu ağırlaman için yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | من المفترض أن أقابل ( لورين ) وكنت أظن أن بإمكانك مساعدتي بإلهائها عني بين ما أقرأ الكتاب |
| Kardeşimle buluşmam gerekiyor. | Open Subtitles | من المفترض أن أقابل أخي |
| Yarım saat önce eski sevgilimle orda buluşacaktık. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل فيها زوجتي منذ نصف ساعة |
| Afedersin, bir arkadaşımla Leo'yla buluşacaktık. | Open Subtitles | (عفواً، من المفترض أن أقابل (ليو مع صديقة لي |
| Sonra Jasmine ve ben buluşacaktık ama o gelmedi. | Open Subtitles | , (بعد هذا، كان من المفترض أن أقابل (جاسمين لكنها لم تأتي على الأطلاق |
| Bir bakamaz mıyım? Orada biriyle buluşmam gerekiyordu. | Open Subtitles | هل أستطيع فقط أن ألق نظرة من المفترض أن أقابل شخصا ما |
| AR denen adamla buluşmam gerekiyordu orda, ama sonra Nick Carr'la imzaladım. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل رجلاً من فرقة استعراضية عسكرية هناك، لكنني وقعت |
| Bütün bu yolu gidip Birisiyle buluşmam gerekiyordu. | Open Subtitles | من المفترض أن أقابل شخص ما هناك هل بأمكانى أن أسئلك سؤال ؟ |
| Kaynağımla dün gece Hamdi Markette görüşmem gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل مصدري في متجر (حمدي) بالأمس |
| Ve Haley ile annelerinde buluşmalıydım. | Open Subtitles | ( وكان من المفترض أن أقابل ( هالي في شقة والدتها |
| Öğle yemeği için Leslie ile buluşacaktım ama onun işi varmış, yani-- | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقابل (ليزلي) على الغداء ولكنها منشغلة بالعمل ، لذا |