| bakır yapraklı bir küreyle taçlanmış 44 metrelik bir anten binanın üzerinden yükseliyordu. | Open Subtitles | ورفع هوائي طوله 145 قدم فوق المبني ينتهي بكره من النحاس |
| Klasik bakır kaplama ve sola dönüşlü altışar yiv ve set izi var. | Open Subtitles | من النحاس الأرضي.. و الغلاف على الجهة اليسرا خدعة |
| Dinsel duygularına karşı geliyor diye bakırdan uzak durmazlar [Güney Peru bakır Şirketi] veya sizin çevre koşullarınıza karşı diye.. | Open Subtitles | انهم لا يرون إلا الدولارات وتحقيق الثروة. السماسرة لا يبقون بعيدا من النحاس لأن ينتهك معتقداتهم الدينية |
| 45 kalibre 300 granül nikel bakırı özel mermi. | Open Subtitles | إنه من عيار 45، طلقات 300 من النحاس والنيكل |
| Daha da üstteyseniz pirinç thalide yersiniz. | TED | اذا كنت في نطاق اعلى قليلا لماذا سالي من النحاس |
| Ama sonra fark ettim ki bunlar altından değil, pirinçtenmiş. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك أدركت أنّها ليست من الذهب، و إنّما من النحاس. |
| Sağ bacağı bayağı topallıyor ve üç dişi bakır kaplama. | Open Subtitles | لديه عرجة بساقه اليمنى وثلاث أسنان من النحاس |
| Dişler boyunca bir şeye ait şu bakır parçalarını buldum. | Open Subtitles | مع الأسنان وجدت قطع صغيرة من النحاس من التجهيزات |
| Çoğu bakır boruda olduğu gibi, bakırdan. | Open Subtitles | كما هو الحال مع معظم أنابيب النحاس، فهي مصنوعة من النحاس |
| - Kir, polen bakır tel parçaları ve dışkıdan oluşan bir karışım. | Open Subtitles | ماكينة حلاقة من النحاس ، سلكيّة ، وغائطة الأهمية. |
| Saf bakır olmamalı ve böyle görünmemeli. | Open Subtitles | لا بجب أن تكون من النحاس النقي ولا بجب أن تبدو هكذا |
| # Sıcak yün eldivenler Ve parlak bakır çaydanlıkları # | Open Subtitles | والغلايات البراقة من النحاس والقفازاتُ الدافئة من الصوف |
| Buradan 30 kilometre ilerideki dağlarda 12 milyar dolarlık bakır rezervi var. | Open Subtitles | يوجد من النحاس ما يساوي 12 بليون دولار في جبال تبعد عن هنا حوالي 20 ميل |
| Kurşunun olduğu yerde bakır yatağı damarları vardı. | Open Subtitles | عندما وجدتُ الرصاصة، وجدتُ وريد من النحاس في الأرض أيضاً. |
| Bu eski evlere bayılıyorum. 20 dolarlık bakır. | Open Subtitles | كم أحب هذه الأماكن , 20 دولاراً من النحاس هنا |
| Üzerinde Mısır ankı bulunan, bakır çanak taşıyan bir adam. | Open Subtitles | حمل الرجل وعاءاً من النحاس معه، كان عليه رمز حياة مصري. |
| Yıllardır haftada 20 ton bakır verdi. | Open Subtitles | انه أعاد 20 طناً من النحاس فى الأسبوع لمدة سنة. |
| Belle Epoque pirinç ve bakırdan espresso makinesi. | Open Subtitles | من طراز الحقبة الأوروبية الغربية ماكينة إسبرسو من النحاس الأصفر |
| pirinç boru için bir valf. | Open Subtitles | إنه صمام من النحاس ولايزال صالح للإستعمال أيضاً |
| Takımların pirinçtenmiş. Orası kesin. | Open Subtitles | حسنا ، "لديك قطعة من النحاس " ، سأمنحك ذلك |
| Orijinal tablo çalındığında çerçeve pirinçtenmiş, buysa tahtadan. | Open Subtitles | عندما سرقت اللوحة في الأصل الإطار كان من النحاس هذامنالخشب! |