"من غيرها" - Translation from Arabic to Turkish

• Başka kim
• diğerlerinden daha
• diğerinden daha
• diğerlerine göre

Hayır ama Kral Robert'ın piçlerini Başka kim öldürmek ister?
لا, ولكن من غيرها يريد أن يقتل ابناء روبرت غير الشرعيين ؟

Ondan Başka kim böyle birşey yapa bilir?
من غيرها لديه ذلك النوع من الجرأة لوضع شيءٍ كهذا معاً؟

Ondan Başka kim, Hamptons'taki insanlar hakkında daha fazla şey bilebilir ki?
''من غيرها يعرف الناس في ''هامتونز

Günün birinde özgürlüğümüze diğerlerinden daha minnettar olacağız sence de öyle değil mi?
في بعض الأيام نقدر حريتنا أكثر من غيرها ألا توافقني على ذلك ؟

Bazı renk boyaları atmak, diğerlerinden daha zordur ve komplikasyonlar olabilir.
لكن بعض ألوان الحبر تكون إزالتها أصعب من غيرها وقد تحدث مضاعفات.

Ne yazık ki, bilim adamları bu yöntemlerin hiçbirinin bir diğerinden daha yararlı olduğunu doğrulayamadı.
لسوء الحظ، لم يؤكد العلماء بعد أن أي من هذه العلاجات تعمل بشكل أفضل أو أكثر استمرارا من غيرها.

William Herschel ışığın bazı renklerinin diğerlerine göre daha fazla ısı taşıyıp taşımadığını sordu.
سأل وليام هيرشل ماإذا كانت بعض ألوان الضوء تحمل حرارة أكثر من غيرها

Onu Başka kim öldürebilir ki?
من غيرها يريد قتلها ؟

Başka kim biliyordu?
من غيرها كان يعلم ؟

Beni Başka kim besler?
من غيرها سيطعمني ؟

Başka kim olabilir ki?
من غيرها ستكون الخائنة؟

Başka kim olabilir?
من غيرها من الممكن أن يكون؟

Tanıdığım Başka kim yapar böyle?
من غيرها أعرفه ويفعل ذلك؟

Başka kim bana Masha Rostova der ki?
من غيرها قد تُلقبني بـ (ماشا روستوفا) ؟

Başka kim olabilir?
من غيرها ؟

En yüksek direkler diğerlerinden daha iyi bağlantısı olan ve daha fazla işaret edilen sayfaları gösteriyor.
أعلى أكوام تتوافق مع تلك المواقع والتي بطريقة ما أفضل ترابطاً من الأخرى، أكثر بروزاً من غيرها.

Bazı şehirlerin diğerlerinden daha kırılgan olduğu açık.
ومن الواضح كون بعض المدن أضعف من غيرها.

Ne yazık ki, tüm köpek ırkları yapay seçilimin ürünü iken bazıları diğerlerinden daha sağlıklıdır.
للأسف، في حين أن جميع سلالات الكلاب هي نتاج الاختيار الاصطناعي، إلا أن بعضها أكثر صحة من غيرها.

Bu durumda, Batı üssü kolayca kazanır çünkü diğerlerinden daha fazla sakini var.
في هذه الحالة، تفوز القاعدة الغربية بسهولة. بما أنها تضم سكاناً أكثر من غيرها.

Mesele bir topluluğun diğerinden daha çok şey hak ettiğini söyleyen bir sisteme son vermek.
بل يتعلق بوضع حدٍ للنظام الذي يقول مجموعة واحدة هي أحق من غيرها

Bir canın diğerinden daha az masum olduğunu söyleyemezsin.
لا يمكنك أن تحكم على حياة بأنها أقل براءة من غيرها.

Üst melekler diğerlerine göre daha işin içine bulaşmış ama böyle davrandıklarını daha önce hiç görmemiştim.
بعض المخلوقات السماوية أكثر تطوراً من غيرها ولكني لم أراهم يتصرفون بهذه الطريقة من قبل