| Babam bana vazife ve onurun her şeyden önce geldiğini öğretti. | Open Subtitles | لقد علّمني أبي ذلك، أن الواجب والشرف أهم من كل شيء. | 
| - İnsanların, her şeyden bu kadar uzakta eğlendiği, sık görülmez. | Open Subtitles | لا أرى عادةً النّاس يحتفلون . بهذا البعد من كل شيء | 
| Mutluydum. Seninle çok mutluyum ama diğer her şeyden sıkılmıştım. | Open Subtitles | كنت في غاية السعادة بك، وضجرة من كل شيء آخر. | 
| Bahsettiğim şey. Bunu ilk defa yaptığınız zamanki gibi dikkatli davranmanızı istiyorum. her şeyi iki kez kontrol etmenizi istiyorum. | Open Subtitles | هذا هو مقصدي, أريدكم أن تتعاملوا مع كل إقتحام أنه الأول بالنسبة لكم أريدكم أن تتأكدوا من كل شيء مرتين | 
| İyi, tamam. Siz Her şeye negatif bir yön bulmaya çalışın. | Open Subtitles | حسناً، لا بد أن تنظرا إلى الجانب السلبي من كل شيء | 
| Seni iyi okullara verdim Sana her şeyin en iyisini sağladım. | Open Subtitles | لقد وضعتكِ في مدرسة جيدة لقد أعطيتكِ الأفضل من كل شيء | 
| Ve bize aynı zamanda televizyondan reklamlara, pazarlamaya, vs. her şeyden gelen mesajları özümsüyoruz. | TED | بالاضافة إلى اننا نتبنى أيضاً ذلك المفهوم من كل شيء .. من التلفاز إلى الاعلانات الى المنتجات المسوقة .. إلخ | 
| Sokaklardan, fabrikalardan, renklerden, insanlardan, her şeyden. | Open Subtitles | من الشوارع من المصانع من الألوان من الناس ، من كل شيء | 
| Amerikan girişimi ateşi, ve suyu, rüzgarı güneşi ve toprağı, her şeyden bolca üretmek için bir araya getirdi. | Open Subtitles | المشروع الأمريكي استغل النار والماء والرياح والشمس والتربة لإنتاج وفرة من كل شيء | 
| Yani bu "Rachel'ın dokunduğu her şeyden kurtulma" satışı. | Open Subtitles | إذن هو معرض التخلص من كل شيء لمسته رايتشل | 
| Ben her şeyden çok emindim. | Open Subtitles | إعتدت أن أكون متأكدا من كل شيء , واثقا ً | 
| Eksiklerimi tamamlamanı istiyorum. her şeyden üç tane. Bir liste yaptım. | Open Subtitles | أريدك أن تجهزني، حضر لائحة بثلاثة من كل شيء | 
| Tanrı'nın dehşeti her şeyden korkmamızı sağlar. | Open Subtitles | الخوف من الرب يجعلك دائما خائفا من كل شيء | 
| Kendini her şeyden öte yenilmez zannediyorsun. | Open Subtitles | إنها تجعلكِ تعتقدين بأنكِ منيعةً من كل شيء | 
| Eski yaşantının ne kadar bencilce olduğunu göreceksin ve sana o yaşamı hatırlatan her şeyden kurtulmak isteyeceksin. | Open Subtitles | سترى كم كانت حياتك القديمة أنانية وستتخلص من كل شيء يذكرك بها | 
| - Bende her şeyden bir sürü var ama henüz beyaz kartın yok. | Open Subtitles | لدي الكثير من كل شيء. لكنك لم تحصلي على تصريج بعض. | 
| her şeyden öte, sen de bir insansın. | Open Subtitles | حسناً، أعتـقـد بأنك إنسان على الرغم من كل شيء | 
| Altı ay bekleyip, benden boşanarak her şeyi yarısını alacaktı. | Open Subtitles | أنتظرت ستة أشهر , وطلقتني ستأخد النصف من كل شيء | 
| Psikologlar her şeyi teşvikle yaptırmanın olumsuz sonuçlarını 30 yıldır biliyorlar. | TED | لقد عرف الاطباء النفسيون التبعات السلبية للاكثار من الحوافز وجعلها جزء من كل شيء منذ 30 عاماً | 
| Üstelik Her şeye rağmen Her şeye rağmen, seni yine de seviyorum. | Open Subtitles | أتعلم, بالرغم من كل شيء بالرغم من كل شيء, انا معجبة بك | 
| Ver bana onu, ben de her şeyin yarısını vereyim sana. | Open Subtitles | أوه ، اعطني اياه ، وسوف اعطيك النصف من كل شيء. | 
| Her konuda doğru tarafta olup, teoriden öteye geçememek, ne demek biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف كيف يكون الامر أن تكون على الجانب الصحيح من كل شيء لا يكون على مسرح النظرية | 
| Ortadan kaybolsaydım, senin için Her şey hallolurdu değil mi? | Open Subtitles | أذا أختفيت, هذا سيجعلك بريئا من كل شيء.. أليس كذلك؟ | 
| Kalbim o kadar saf olmalı ki, bunaklık Herşeyi sildiğinde hala yaşayabilmeli. | TED | أحتاج إلى قلب غاية في النقاء، بحيث أنه إن جرده الخرف من كل شيء سيبقى على قيد الحياة. | 
| Şimdi, bizden bu kadar uzakta, alışkın olduğumuz herşeyden bu kadar farklı, bu kadar yabancı bir ortam hakkında nasıl bilgimiz olabilir? | TED | حسنا كيف تسنى لنا معرفة بيئة مكان بهذا القدر الهائل من البعد.. ومختلف كثيرا وغريب جدا من كل شيء تعودنا عليه؟ |