| Adamın biri penceremden aşağıya düştü diye beni hapse tıkacaksan hiç durma. | Open Subtitles | تريد حبسي بجريمة قتل لأن أحدهم خرج من نافذتي استمر |
| Çünkü ne zaman penceremden baksam senin geçtiğini görüyordum. | Open Subtitles | في كل مرة أطلّ من نافذتي اراك تمشي بالجوار |
| penceremden dışarıya baktığımda, şehrin asla yapılamayacağını söylediği yirmi tane bina görüyorum. | Open Subtitles | عندما انظر من نافذتي أجد عشرين مبنى قالت المدينة أنها لن تسمح لهم بالبناء أبدا |
| Sonra ışığı yaktığımda ortadan kayboldu. Galiba pencereden çıkıp gitti. | Open Subtitles | ولكن عندما أشعلت المصباح كان قد ذهب أعتقد أنه خرج من نافذتي |
| İki zencinin kavgasını izlemek için, ...pencereden aşağı bir dolar atmak yeterli. | Open Subtitles | إذا أردت أن أرى اثنين ، من الزنوج يتعاركون لرميت دولاراً من نافذتي |
| Yan, bu sabah onunla cepten konuşurken şu an camdan, karı izliyorum dediğinde... | Open Subtitles | ممّا يعني، أنني عندما تحدّثت إليها هذا الصباح على هاتفها الخلويّ وقالت "أنا أنظر من نافذتي "إنها تُمطر ثلجاً |
| Çiftçiler neden pijama giyiyorlar? Onları penceremden görebiliyorum. | Open Subtitles | لماذا يرتدي المزارعون البيجاما يمكنني رؤيتهم من نافذتي |
| Neden çiftçiler pijama giyiyor? Onları penceremden görebiliyorum. | Open Subtitles | لماذا يرتدي المزارعون البيجاما يمكنني رؤيتهم من نافذتي |
| penceremden dışarıya baktığımda verandada onu göreceğimi sanıyorum. | Open Subtitles | أظل أنظر من نافذتي أتوقع خروجه من ذلك الرواق |
| penceremden dışarı bakıyordum, saat epey geçti. | Open Subtitles | كنت انظر من نافذتي و لقد كان الوقت متأخرا |
| penceremden gözetliyordun. | Open Subtitles | التأكد من أنك من كان يختلس النظر من نافذتي |
| Bayan, penceremden baktım ve genç birinin, kırmızı bir Cavalier'in benzin deposuna işediğini gördüm. | Open Subtitles | أوه،نعم يا سيدتي،أنا أنظر من نافذتي وهناك شاب يتبول في خزان وقود كاليفار حمراء |
| Evet var. Çöpten yemek yediğini penceremden görüyorum. | Open Subtitles | أجل، تملك، أراه يأكل من القمامة من نافذتي. |
| O yüzden penceremden beyzbol sopasıyla dışarı çıkıp, | Open Subtitles | لذا تسلّلتُ للخارج من نافذتي ومعي مضرب كرة، بين الأشجار، |
| Tam yatağa girecekken penceremden baktım ve ağladığını duydum. | Open Subtitles | قبل أن أخلد للنوم، نظرتُ من نافذتي ورأيته يبكي |
| penceremden tüm şehri ve küçük insanları görebilmeyi gerçekten seviyorum. | Open Subtitles | أنا حقاً أحب أن أتمكن من رؤية كل المدينة والأشخاص الصغار من نافذتي. |
| O sırada sen de resim penceremden şehre bakarsın | Open Subtitles | بينما أنتِ انظري للمدينة من نافذتي |
| Yani, ben bir yaratık imgelerim ve sonra gidip onun için vir görsel efekt yaratırız. Ama burada pencereden gördüğüm şeyleri hayal edemezdim. | TED | لانه كما تعلمون يمكنني أن أتخيل مخلوق ما ويمكننا صنعه بواسطة المؤثرات الخاصة . ولكن ما رأيته هناك من نافذتي .. لايمكن تخيله على الاطلاق |
| Dün gece onu pencereden çıkarken gördüm. Bekle. | Open Subtitles | لقد رأيته يغادر ليلة أمس من نافذتي |
| Seni pencereden gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتك من نافذتي. |
| camdan baktığımda o çirkin gemini görmek istemiyorum. | Open Subtitles | ... لا اريد ان ارى مؤخرة سفينتك القبيحه .من نافذتي |
| Geldiğini camdan gördüm. | Open Subtitles | رايتك من نافذتي |