| - Aramızda bir casus olmalı. - Casusun icabına bakıldı. | Open Subtitles | لابد من وجود جاسوس بيننا لقد تم العنايه بهذا الجاسوس |
| Hayır, Başka bir "kıç öpme yarışması" olmayacak. Başka bir yol olmalı | Open Subtitles | لا لن نقوم بمسابقة تقبيل المؤخرات لا بد من وجود طريقة أخرى |
| Onları durdurmanın bir yolu olmalı! Uzman olan sensin, bir şeyler düşün! | Open Subtitles | لابد من وجود طريقة لإيقافهم ، أنت الخبير ، ففكر فى شئ |
| Onda, seni ilk görüşte etkileyen bir şey mutlaka vardır. | Open Subtitles | لا بد من وجود شيئ فيه جذبك نحوه في البداية |
| Bu durumlar için takım taklavatlar falan olmalı. Sen iyi misin? | Open Subtitles | لابد من وجود صندوق للأدوات لشيء كهذا هل أنتِ بخير ؟ |
| Mutlaka onu kendini değiştirmeye itecek ikincil bir tetikleyici olmalı. | Open Subtitles | لا بد من وجود محفز ثانوي يحفزه ليغير من نفسه |
| Fakat Başka bir yolu olmalı, belki de onunla konuşursam... | Open Subtitles | و لكن لا بد من وجود طريقة ربما إذا كلمته |
| Tüm yalnız insanları bir araya getirmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود طريقة لجمع كل هؤلاء الوحيدين مع بعضهم. |
| Annem ve arkadaşlarından saklanmak için daha iyi yerler olmalı. | Open Subtitles | أبي، لابد من وجود مكان أفضل للإختباء من أمي وأصدقائها |
| Burası büyük bir şehir. Başka kurtulan insanlar da olmalı. | Open Subtitles | إنها مدينة كبيرة لا بد من وجود أناس كثيرين هناك |
| Hayır... Ama güvenli bölgeler ya da öyle bir şeyler mutlaka olmalı. | Open Subtitles | لا , ولكن لابد من وجود مناطق امنه أو ما شابه ؟ |
| Evet ama ortada özel bir şey olmalı değil mi? | Open Subtitles | نعم، لكن لابد من وجود شىء خاص، أليس كذلك ؟ |
| Ölüm miktarını sınırlamak için, hastalığı kontrol altında tutmanın bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ من وجود طريقةٍ للسيطرة على المرض للحدّ من أعداد الموتى. |
| Buralarda birşeyler olmalı bu adamı kimin tuttuğunu bize söyleyecek. | Open Subtitles | لابّد من وجود شيء هنا. يخبرنا بمن استأجر هذا الرجل |
| Eğer birini yumrukladıysan, bunun için mutlaka iyi bir sebebin olmalı | Open Subtitles | إن كنت لكمت أحداً ما، فلابد من وجود سببٍ قوي لهذا |
| - Burada bize ölüm sebebini verecek bir şey olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود شيء هنا يمكنه أن يمدنا بسبب الوفاة. |
| Daha 6 hafta önce bıraktım. Buralarda bir tane olmalı. | Open Subtitles | أقلعتُ عنه قبل ستة أسابيع، لابد من وجود واحده هنا |
| Eminim bir açıklaması vardır, ama onun da inandığına inanıyorum. | Open Subtitles | أنا متأكدة من وجود تفسير ولكني أؤمن بما تؤمن هي |
| Herhalde büyük bir dava ya da öyle birşey vardır. | Open Subtitles | لابد من وجود محاكمة كبيرة او شيء من هذا القبيل |
| Üçüncü kattaki odada yanan bir mumum olması çokgaribimegitmişti. | Open Subtitles | كنت استغرب من وجود الغرفة في الطابق الثالث مضاءة |
| Onunla bir ilgisi bir şey olsa gerek. Hemen oraya gitmeliyiz. | Open Subtitles | لابد من وجود علاقة لها بالأمر لابد أن نذهب هناك الأن. |
| Bir saat doldu ve arabanın camını açıp anne ayı var mı diye etrafa baktım. | TED | وعندما انتهت الساعة، دفعتُ نافذتي إلى أسفل، وتحققتُ من وجود الدبة الرمادية. |
| İçinde söylenmeden kalan çok şey kırıp döktüklerin için bir ferahlama olmalı. | Open Subtitles | -مع الكلام المفهوم منك -لابد من وجود اغاثة ضد تكسير وتمزيق الاشياء |
| Etrafa bakmadan önce, ihtiyacım olan her şeyin burada olduğundan emin olayım. | Open Subtitles | قبل أن نلقي نظرة، دعيني أتأكد من وجود كل ما أحتاج إليه. |
| Kalabalığın arasına karışmış düşmanlar olup olmadığını görmek için buraya gelmiştim. | Open Subtitles | ولهذا جئت هنا لأتحقق من وجود أي دخلاء مختبئين بين الحشد. |