| Sadece bacakların değil. Küçük burnun için de deli oluyorum. | Open Subtitles | ليس فقط ساقيكى أنا مهوس أيضا بأنفك الصغير |
| Arkadaş yerine kitabı olan inek herkesten farkın olmadığını artık söyleyebilirim. | Open Subtitles | أيّ مهوس آخر مَع الكُتُب بدلاً مِنْ الأصدقاء |
| Tam bir kontrol manyağı, insanların gözetlenmesini istiyor. | Open Subtitles | فهو أصبح مهوس بالسيطرة، فعين أشخاص ليراقبون بعض الناس |
| Dikkatli, takıntılı, inatçı ve annenin harcadıklarına yetişmeye çalışan biriydi çok şaşırtıcıydı. | Open Subtitles | أحمق,مهوس,عنيد ولا يتسطيع أن ينهى ما بدأه هذا مذهل |
| Neden böyle diyorsun? Sen böyle şeylere inandığın için delisin. | Open Subtitles | حسنا، أنت مهوس بالإعتقاد الذي تعتقد و... |
| Orta yaşlı kadınlara o kadar kafayı takmışsın ki ilik gibi kızları fark etmiyorsun. | Open Subtitles | أنت مهوس بأن تكون اماً لدرجة أنك لا تلاحظ النساء |
| Karısının küllerini yerleştirmek için deliler gibi minyatür bir anıt mezar yapmaya başladı. | Open Subtitles | انه مهوس ببناء ضريح صغير لإسكان رماد زوجته |
| Öyle bir kadın ki, onun varlığının her bir molekülüne işlemiş tüm düşüncelerine sinmiş ve onu bağlılık ve tutkudan oluşmuş bir şeye çevirmişti. | Open Subtitles | المرأة تلك التي تزحف لتمتلك كل جزيئات الوجود تلك التي تستهلك منه كل افكاره و تحوله إلى مخلوق اخر مهوس بالولاء لها |
| Viktor senin için iyi olduğunu söylüyor. Sağlıklı olan her şeye deli olur. | Open Subtitles | فيكتور يقول بأنه ممناسب لكِ فهو مهوس بأي شئ صحي |
| Viktor senin için iyi olduğunu söylüyor. Sağlıklı olan herşeye deli olur. | Open Subtitles | فيكتور يقول بأنه ممناسب لكِ فهو مهوس بأي شئ صحي |
| Ben de onun için deli olmuyordum. | Open Subtitles | أنا ما كنت مهوس به، أما. نحن سنحاول شيء آخر. |
| Bu genç En İnek ödülünü kazandı. | Open Subtitles | شبكة الشعر لديها أكبر رجل مهوس حاصل على جائزة الكتابة |
| İnek, sığır, çalışkan... | Open Subtitles | شخص مهوس بالتكنولوجيا أو هو الطالب الذي يذاكر كثيرا ، و هو |
| İnanabiliyor musun, bir inek bize bakıyor. | Open Subtitles | ذلك تحديق مهوس ذو العيون أربعة فينا. |
| Eğer ailemizde kontrol manyağı biri varsa, o da sensin. | Open Subtitles | إن كان أحد مهوس بالتحكم في العائله فهو أنتِ |
| Toplumun bilgisayar manyağı diyeceği biriydi. | Open Subtitles | لقد كان بالطّبع ما يقوم المُجتمع، بتصنّيفهُ على إنهُ مهوس الحواسيب. |
| göz teması kurmaktan çekinen takıntılı bir antisosyal. | Open Subtitles | سلوكه معادي للمجتمع بجانب تفادي النظر مهوس بالتقيمات الشفهية |
| Baba, gerçekten takıntılı gibisin. | Open Subtitles | أبّي، حقاً و بأمانة أنت مهوس نوعاً ما |
| Sen de onun inandığı şeylere inanmadığın için delisin. | Open Subtitles | أنت مهوس بلا تعتقد الذي يعتقد. |
| - Benim için fazla delisin. | Open Subtitles | - أنت جداً مهوس بي. |
| Ben buraya sana kafayı takmadığımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | بأنني لك لأقول هنا جِئت لَكنِّي بك مهوس لَستُ |
| Karısının küllerini yerleştirmek için deliler gibi minyatür bir anıt mezar yapmaya başladı. | Open Subtitles | انه مهوس ببناء ضريح صغير لإسكان رماد زوجته |
| Öyle bir kadın ki, onun varlığının her bir molekülüne işlemiş tüm düşüncelerine sinmiş ve onu bağlılık ve tutkudan oluşmuş bir şeye çevirmişti. | Open Subtitles | المرأة تلك التي تزحف لتمتلك كل جزيئات الوجود تلك التي تستهلك منه كل افكاره و تحوله إلى خلق اخر مهوس بالولاء لها |