| Bu bir pazarlık değil, yani senin için sorun yoksa geri kalanı konuşabiliriz. | Open Subtitles | وهذا غير قابل للتفاوض.اذا كنت موافقا يمكن ان نتحدث لاحقا |
| - Tony'yi sen oynadığın sürece Bernardo veya Memur Krupke olmak benim için sorun değil. | Open Subtitles | اعني سأكون موافقا على دور برناردو أو الضابط كروبكي طالما كان أنني سأكون ضدك لدور توني |
| Ve kendime onun peşinden koşmanın sorun olmadığını söylüyordum. | Open Subtitles | وقلت لنفسي إن كان موافقا على مطاردتي له |
| Yeni bir ortak. Tabii o da kabul ederse. | Open Subtitles | شريك في القانونِ جديدِ، ان كان هو موافقا |
| Eğer kabul edersen seni zengin bir adam yaparım. | Open Subtitles | ان كنت موافقا فسأجعل منك رجلا غنيا |
| Olur da benim bunu hiç sorun etmememi sorun edersen sen de bana söyle. | Open Subtitles | غير موافق على كوني موافقا أعلمني |
| Gmail hesabım bende kalacaksa, sorun olmazdı. | Open Subtitles | إن إستطعت أن أحافظ Gmail على حساب بريدي الإلكتروني في فسأكون موافقا على ذلك |
| Lisa'nın gelmesini sorun etmediğin için sağol. | Open Subtitles | شكرا لكونك موافقا على قدوم ليسا |
| Baban için sorun değilse tabii. | Open Subtitles | اعني لو كان اباك موافقا على ذلك |
| Aslında asla şiddetle bir YÖS hastasıyla ilgilenmeyi kabul etmedim. | Open Subtitles | أردت أن أقول لم أكن موافقا يوما على |
| Binbaşı McLellan'ın yazdığı bir raporu kabul etmemişsiniz. | Open Subtitles | لم تكن موافقا على تقرير (انجزته القائدة (ماكلاين |
| Eric onunla gitmek istediğini söylediğinde ona sordum, o da hemen kabul etti. | Open Subtitles | حين أخبرني (إيريك) أنكِ تودّينه كمرافق لكِ؟ إتصلت به وطلبت منه ما إذا كان موافقا |
| Bunu Evet olarak kabul ediyorum o zaman. | Open Subtitles | سأعتبرك موافقا |