| Ayrıca müvekkilinin savaş başarı kayıtlarının da göz önüne alınmasını istemiştir. | Open Subtitles | و طلب أن يؤخذ سجل موكله الحربى فى الحسبان |
| Eğer müvekkilinin deliliğini soruyorsa... | Open Subtitles | سيدتى القاضية , إن كانَ يسأل ليتحقق من سلامة موكله العقلية |
| O söylenmesi gerekenleri söylemedi, bu yüzden müvekkili serbest kaldı. | Open Subtitles | لايقول ماهو مَنْ الضَّرُوري أَنْ يُقالَ حتى يكون موكله حراً |
| Ama avukatı öyle agresif ve şüpheciydi ki müvekkilini de incelemeye karar verdik. | Open Subtitles | لكن هذا المحامي كان عدائي جداً ومشتبه مما جعلنا نبحث أكثر خلف موكله |
| müvekkiline bir dolar kazandırmış birine göre, pek bir mutlu görünüyordunuz. | Open Subtitles | تبدين سعيدة للغاية بالنسبة لشخص قد ربح دولار واحد لصالح موكله |
| Theo Fordham müşterisinin ofisinden hangi dosyaların alındığını biliyordu. | Open Subtitles | ثيو فوردهام عرف بالضبط ما هي الأوراق الذي يجب الإحتفاظ بها من مكتب موكله |
| Giovanni en iyisi ve onun bir müşterisi olmaktan gurur duyuyorum. Tama mı? | Open Subtitles | جيوفاني هو أفضل وأنا فخور بأن أكون موكله الإناث فقط |
| Meslekteki en iyi temsilci görünüşe göre müşterisini bulamıyor. | Open Subtitles | حسناً ، الوكيل الأفضل فى الدورى يبدو أنه لا يستطيع إيجاد موكله |
| Eğer müvekkilinin deli olduğunu söylemeye çalışıyorsa,... | Open Subtitles | سيدتى القاضية , إن كانَ يسأل ليتحقق من سلامة موكله العقلية |
| Şayet bir avukat, müvekkilinin gelecekte yapmaya eğilimli olduğu yasadışı suçlardan haberdar olursa ortada gizlilik filan da kalmaz. | Open Subtitles | ما من سريه للعلاقة إن علم المحامي بأية نشاطات غير شرعية ينوي موكله القيام بها في المستقبل |
| müvekkilinin kısa zaman önce altı iş ortağını kaybettiğini ve o adamların nasıl teşhis edildiğini ve hedef alındığını bilmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنّ موكله خسر مؤخراً ستة من شركاء أعماله ويريد أن يعرف كيف تمّ التعرف عليهم وتحديد مكانهم |
| Tanık raporları ve Krums'ın müvekkilinin hakları konusundaki yaygarası sonucunda psikiyatrik tedaviye alınacak gibi görünüyor. | Open Subtitles | شهود العيان ومطالبات المحامي بحقوق موكله تعني بأنها سوف يتم ايداعها المصحة العقلية |
| Ona müvekkilinin ebeveynlerinin ikinci görüş için bana geldiklerini söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أن والديّ موكله طلباني لتقديم الاستشارة |
| Kurbanlarının cesetlerini çıkarttırdı, ve her seferinde, müvekkili beraat etti. | Open Subtitles | قام بإستخراج جثث ضحاياه وفي كل مرة موكله يتم تبرئته |
| Sana bahsettiğim avukat, kamu avukatı şehir hapishanesindeki müvekkili ile ilgili konuşmayı kesmeyecek. | Open Subtitles | لدينا مشكلة، المحامي الذي كنت قد حدثتك عنه، المحامي العام لا يود الصمت على وجود موكله في سجن المقاطعة |
| Onu yapamadım çünkü müvekkili toplu davaya dahildi. | Open Subtitles | لا أستطيع إثبات ذلك لأن موكله جزء من الدعوى -ماذا؟ |
| Akıllı bir avukat, müvekkilini sorumluluğu reddetmesi konusunda yönlendirirdi. | Open Subtitles | المحامي الذكي يتمسك بدفاعه لمساعدة موكله في تجنب المسؤلية |
| Bir avukatın görevi, müvekkilini suçlamak değil savunmaktır, hatta kendi düşüncesine zıt olsa bile. | Open Subtitles | انه واجب المحامى ان يدافع عن موكله وليس ادانته... حتى ولو داخل عقله |
| "Bir avukat müvekkilini..." | Open Subtitles | يجب على المحامي أن يمثل موكله |
| İyi bir savunma yapması için önce müvekkiline güvenmeliydi. | Open Subtitles | كان يجب أن يؤمن حقاً ببراءة موكله لكي يمثله جيداً. |
| Yasa der ki, avukat müvekkiline danışmak zorundadır. | Open Subtitles | نقابة المحامين تقول أن على المحامي استشارة موكله |
| müşterisinin boncukları bildiğini gösteren dosya mahkeme dosyalamasında olmayınca bir şeylerin yanlış gittiğini anladı. | Open Subtitles | وعندما اكتشف أن المذكرات التي ستدين موكله لم تظهر في إيداعات أدلةالمحكمة أدركك ان شيئا ما حدث |
| En önemli müşterisi uyuşturucu şebekesiymiş. | Open Subtitles | حسناً , موكله الرئيسي كان عصابه لتهريب المخدرات |
| - Ha, anladım. Bunu kabul edersem, onun müşterisini çalacaksın. | Open Subtitles | إذا وافقت على ذلك، ستقوم بسرقة موكله |