| Biraz neşelendiğinde yeteneği geri gelecektir. | Open Subtitles | عندما تَجدُ بَعْض البهجةِ ثانيةً، سَتَرْجعُ موهبتها |
| Çok çalışması ve yeteneği olmasaydı şov gerçek anlamda devam etmeyecekti. | Open Subtitles | من دون عملها الدؤوب و موهبتها لما نجح العرض حرفياً |
| Hayatım, annenin yalnızca güzelliğini ve saf çekiciliğini almakla kalmamış, ayrıca beni içten içe sövüşleme yeteneği açısından da ona çekmişsin. | Open Subtitles | حسنا، عزيزتي، أنا مسرور جداً أنك ورثت ليس فقط جمال أمّك وسحرها الساذج لكن أيضاً موهبتها الفريدة في أخذ أموال طائلة منّي |
| Göz açıp kapayıncaya kadar, istediğim her yere gidebiliyorum, her şeyi veya herkesi görebiliyorum, mesela ne kadar yetenekli olduğunu fark etmek üzere olan genç bir kadın. | Open Subtitles | وفى غمضه عين استطيع ان اكون حيثما اريد ارى اى شىء او اى شخص مثل فتاه شابه تدرك موهبتها التى تملكها |
| Çok kişisel olduğu için yeteneğini engelliyor. | Open Subtitles | يَمْنعُ موهبتها.. لأن هذه الحاله شخصيةُ جداً لها |
| Bir el bombası yutup, yeteneğinin dünyanın her tarafında patlatmasına sebep olamaz. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تبتلع قنبلة وتدع موهبتها تتفجر في كل أنحاء العالم |
| Jean masaj konusundaki doğal yeteneklerini, lisans almakta kullandı. | Open Subtitles | جين) استخدمت موهبتها في المساج) لكي تحصل على رخصه مقومه عضام |
| Eğer yeteneği Terry'nin kanepesinin her yerinde cips kırıntıları bırakmak değilse, kesinlikle kaybedecek. | Open Subtitles | الذي سوف تخسره مالم موهبتها تغادر فتات رقائق البطاطا على جميع أريكتي |
| Onun yeteneği doku hasarını zamanla iyileştirebilmek... | Open Subtitles | موهبتها تستطيع معالجة الأضرار في الأنسجة مع مرور الوقت، |
| Evet, ondaki yeteneği anında gördüm ve bunun hakkını verdi, çünkü gösterileri ezber bozuyordu. | Open Subtitles | نعم، رايت موهبتها على الفور وقمت بتوجيها |
| Önünü ben açmış oldum ama mesleğinde en üste çıkmasını ve orada tutunmasını sağlayan şey tamamıyla onun kendi yeteneği ve hayal gücüydü. | Open Subtitles | ... منحتها بداية انطلاقتها ... لكن ذلك كان بسبب موهبتها وخيالها ... مما هيّئها لتكون أفضل مَن في مِهنتها |
| Sizce de Kast'ın inanılmaz yeteneği burada boşa harcanmıyor mu? | Open Subtitles | موهبتها الكبيرة ضائعة هنا أليس كذلك ؟ |
| Fakat yeteneği daha fazlasını istiyor. | Open Subtitles | ولكن موهبتها تتطلب أفضل مني. وكذلك أفضل من الـ "تشيلو" خاصتها. |
| Galiba yeteneği de sana bağlıydı. | Open Subtitles | أعتقد أن موهبتها كانت مرتبطة بك |
| jüri üyesi olarak seni temin ederim bu yıI seçilecek olan Miss Pawnee, yeteneği ve karakteri için seçilecek. | Open Subtitles | ودعيني أؤكد لكِ ، بأنه في هذه السنة سيتم إختيار ملكة جمال "باوني" بناءً على موهبتها ووقارها |
| Sahneye ilk çıkan Trish lanetta yeteneği; değnekle dans etmek. | Open Subtitles | "والأولى هي : "تريش إينيتا والتي موهبتها: تدوير العصا |
| Onun yeteneği ne, garsonluk mu? | Open Subtitles | ماهي موهبتها ؟ هل هي ساقيه؟ |
| Hayatta onun kadar yetenekli veya ünlü olamayacağım. | Open Subtitles | لن أكون أبداً بشهرتها و موهبتها |
| Ne kadar yetenekli olduğunu gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيتِ مدى موهبتها ؟ |
| yeteneğini kullanmasında ona yardım ettiğimi ve büyünün bedeli beyninde koca bir tümör oluşmasıysa hatanın bende olduğunu mu söylememi istiyorsun? | Open Subtitles | أنني ساعدتها في استخدام موهبتها حتى لو كان ثمن هذا السحر هو ورم في دماغها فهو خطأي إذن؟ أهذا ما تريده مني؟ |
| Onun yeteneğini bu kadar erken fark ettiğim için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا مسرور لأني اكتشفت موهبتها مبكراً |
| Onun yeteneğinin altın yüzükleri çalmak için hızlıca dönmek olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن موهبتها هي الالتفاف بسرعة -لجمع العملات الذهبية |
| Evet, Emma'nın yeteneklerini gösterme hayali sonunda gerçekleşmişti. | Open Subtitles | (نعم، أخيراً تحقق حلم (إيما بمشاركة موهبتها بالعالم |