| Hayır. Yalnızca yetenekleri varsa onu ortaya çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | كلا, إذا كانوا موهوبين أريد أن أخرج موهبتهم |
| - Bunda haklısın. Bazı kadınların, tek yetenekleri güzellikleridir. | Open Subtitles | سأشرب لهذا 0 بالنسبة لبعض النساء الجمال هو موهبتهم الوحيدة0 |
| Shelley Stoker ve kızına yetenekleri için yardın edeceğim ve kazandıklarında, bibloyu bana verecekler. | Open Subtitles | سوف اساعد شيلي ستوكر وابنتها في موهبتهم وعندما يفوزون، سوف يسمحون لي بالاحتفاظ بالتمثال |
| Yetenekli gençler yeteneklerini boşa harcamamalılar. yeteneklerini toplumun gelişimi için kullanmalılar. | Open Subtitles | الشباب والموهوبين لا ينبغي بأن يسمحوا بإضاعتهم ، ينبغي أن يستخدموا موهبتهم لتطوير المجتمع |
| İnsanların çoğu yeteneklerini bulmak için debelenir durur ama o başından beri yeteneğinin farkındaydı. | Open Subtitles | اغلب الناس يصارعون انفسهم ليعرفوا موهبتهم. لكنه عرف موهبته منذ ان ولد. |
| Yirmi, bakın, yirmi tane bu ülkenin en iyi gösteri korosu tüm yeteneklerini bu sahneye döktüler. | Open Subtitles | 20من هذه التصفيات أفضل فرق جوقة المدارس أظهروا موهبتهم على هذا المسرح |
| yetenekleri onları dünyadan ayırdı. | Open Subtitles | موهبتهم هذه أبعدتهم عن هذا العالم |
| Önerime göre "geliştirilmiş olanlar" David Angar, Mike Peterson gibi insanlar üstün yetenekleri insan yapımı olanlar. | Open Subtitles | "معزز" هي الكلمة التي أقترحها لنطلقها على أشخاص مثل (دافيد أنغار)، (مايك بيترسون).. أشخاص موهبتهم جاءت من صنع بشر. |
| Bazıları için daha büyük bir şeyle bağlantı kurmalarını, bir şeyi geri vermelerini ve yeteneklerini sıska mankenler ve mükemmel ciltler dışında bir şey için kullanmalarını sağladı. | TED | ولبعض منهم، فإنه قد أعطاهم رابطا بشيء أكبر، إرجاع شيء، استخدام موهبتهم في شيء آخر غير العارضات النحيفات والجلد المثالي. |
| Sadece yeteneklerini sergiliyor. | Open Subtitles | دخلوا بناء على موهبتهم البحتة |