| Hiçbir ilaç cinsel eğilimlerini değiştiremez. | Open Subtitles | لا وجود لحبة دواء قد تعدل من ميوله الجنسية |
| Bu psikopat eğilimlerini yeniden tetikleyebilecek büyük bir risk. | Open Subtitles | يتواجد هُناك خطر حقيقي يتعلق بإعادة تحفيز ميوله المُضطربة |
| Tabi karısının tuhaf eğilimlerini duymasını istiyorsa, orasını bilemem. | Open Subtitles | خشية أن تسمع زوجته عن ميوله الغريبة |
| Babası ise karısının ölümüyle iyice içine kapanmıştı. | Open Subtitles | ميوله الغير إجتماعية اصبحت زائدة |
| yamyamlık eğilimine yardımcı oluyorlar. | Open Subtitles | لتساعده في ميوله لأكل لحوم البشر |
| Whitechapel'e gelmiş ve doğal eğilimlerine boyun eğmiştir. | Open Subtitles | تسلل إلي "وايت تشابل" و أشبع ميوله الطبيعيه |
| Nihayetinde, despot eğilimleri en yakın arkadaşlarını bile ona düşman etti. | TED | في النهاية، نجح ميوله الاستبدادي في قلب حتى أصدقائه المقربين ضده. |
| Vogel şiddet eğilimlerini başka bir tarafa yönlendirmeye çalışmış ama yardım edebileceği bir durumda değilmiş. | Open Subtitles | "يبدو أنّ (فوغل) حاولَت توجيه ميوله العنيفة، ولكنّه كان عصيًّا على معونتها" |
| Ajan Gruetzner'in tutucu kıyafeti yıkıcı ve bohem eğilimlerini gizlemek için sadece. | Open Subtitles | اللباس الرسمي (للعميل (غروتزنر هو مجرد محاولة لإخفاء شخصيته المدمرة و ميوله البوهيمية |
| Tüm eğilimlerini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف كل ميوله. |
| Babası ise karısının ölümüyle iyice içine kapanmıştı. | Open Subtitles | ميوله الغير إجتماعية اصبحت زائدة |
| Küçücük bir odaya sığar o ve eğer çiğneme eğilimine odaklanmazsan gördüğün üzere epey... | Open Subtitles | إنّه يستغل مساحة ضئيلة جداً وإذا لم تكوني مُركّزة أكثر... على ميوله في المضغ، لكنت رأيتِ أنّه... |
| Whitechapel'e gelmiş ve doğal eğilimlerine boyun eğmiştir. | Open Subtitles | تسلل إلي "وايت تشابل" و أشبع ميوله الطبيعيه |
| Siyasi eğilimleri, Başkan hakkındaki görüşü, neden yalan söylediği. | Open Subtitles | ميوله السياسية وتمحيصاته عن الرئيس، لماذا كذب |