|            Ama bu sefer onu öldürdüğümde ölü kalacağından emin olurum.            | Open Subtitles |             وهذه المرّة حين أقتله، سأحرص تمامًا على أن يظلّ ميّتًا.            | 
|            Ama ölü olmama rağmen beni yeniden doğmuş olarak düşünün.            | Open Subtitles |             لكن اعتبرني ولدت من جديد بالرغم من أنّني أبدو ميّتًا            | 
|            Fakat bu hukuk bürosundaki herkes senin için ölü olamaz, çünkü er ya da geç, birilerine ihtiyacın olacak.            | Open Subtitles |             لكن كلّ من بهذه الشركة لايُمكنُ بأن يكونَ ميّتًا بالنسبةِ لك، لأنه عاجلاً أم آجل، سوف تحتاجُ شخصًا ما.            | 
|            Çünkü eğer denmezsem hayatımın geri kalanını ölmüş olmayı dileyerek yaşayacağım.            | Open Subtitles |             لأنّي إن تخاذلت، فسأمضي بقيّة عمري أقول يا ليتني لبثت ميّتًا.            | 
|            Onunla etkileşime geçen herkesin öldüğünü görmek istiyorlar.            | Open Subtitles |             يُريدون كلّ من كان له علاقة بالأمر ميّتًا.            | 
|            Çünkü yeni albümünde, Seni öldürmek istediğini söylüyor.            | Open Subtitles |             ، لأنّ بألبومه الجديد، يقول أنّه يودّكَ ميّتًا            | 
|            Hayır sen gecenin yarısı boyunca orada ölü olarak yattın durdun.            | Open Subtitles |             كلّا، إنّما رقدتَ هناك ميّتًا طيلة نصف الليلة.            | 
|            Buraya bir kanun kaçağını aramak için geldim ve onun çocukluk arkadaşını ölü buldum.            | Open Subtitles |             جِئنا هُنا باحثين عن هاربٍ، وجدنا صبيّه ميّتًا.            | 
|            ölü olsan da olmasan da, hatta ıssız bir adada takılı kaldığın gerçeğiyle bile, sen benim dostumsun.            | Open Subtitles |             وسواء كنتَ ميّتًا أو حيًّا على جزيرة نائية، فإنّكَ صديقي            | 
|            HR'ın kazıkladığı her suçlu, iş yaptığı her kartel adamı ölü istiyor.            | Open Subtitles |             كلّ مجرم الموارد البشريّة عبثتْ معه وكلّ عصابة عملتْ معها، الجميع يريده ميّتًا.            | 
|            Senin de tek yapman gereken şey onun ölü olarak kalmasını sağlamak.            | Open Subtitles |             وأتبيّن أين تخفي المرساة، وما عليك إلّا إبقاءه ميّتًا.            | 
|            Sen de, herkesin zaten ölü sandığı birini öldürmenin ne kadar kolay olacağını aklından çıkarma.            | Open Subtitles |             ويتحتّم أن تعلم أنّه من أسهل ما يمكن قتل امرئ يحسبه العالم ميّتًا بالفعل.            | 
|            Kadınlarla çalışamasaydım şimdiye ölmüş olurdum.            | Open Subtitles |             إن لم يسعني العمل مع سيّدةٍ، لكنتُ ميّتًا الآن.            | 
|            Bu doğru olsaydı, benim adam çoktan beni arardı, sen de şimdiye ölmüş olurdun.            | Open Subtitles |             إن كان ذلك صحيحًا، كانت ستواتيني مُكالمةً من رجل وكنتَ ستكون ميّتًا.            | 
|            Parmağında yüzük yok, içten içe ölmüş gibi de görünmüyor.            | Open Subtitles |             لا يرتدي خاتمًا، ولا يبدو ميّتًا من الدّاخل.            | 
|            Listeyi biliyorum ve o listeyi yazan kişi senin öldüğünü görmek istiyor.            | Open Subtitles |             أعلم بشأن القائمة، ومن وضعها يريدكَ ميّتًا.            | 
|            Madara'nın yarısını bulmuş olmamız onun öldüğünü düşünmemize yeter mi acaba?            | Open Subtitles |             أيجب أن نعتبره ميّتًا بعد عثورنا على نصفه السفليّ؟            | 
|            İtiraf et. Beni öldürmek istediğini itiraf et.            | Open Subtitles |             اعترفي بالحقيقة، اعترفي أنّك أردتني ميّتًا.            | 
|            Damon, 3 aydır ölüsün sen.            | Open Subtitles |             (دايمُن)، إنّك لبثتَ ميّتًا لـ 3 أشهر.            | 
|            O gece babamla yüzleşmeye gittiğimde, çoktan ölmüştü.            | Open Subtitles |             حينما ذهبت لأواجهه تلك الليلة، كان والدي ميّتًا سلفًا.            | 
|            Eğer Ciro Di Marzio'nun ölmesini isteseydim, Onu çoktan öldürürdüm, ama yapmadım, bizimle bir ilgisi yok.            | Open Subtitles |             لو أردت (شيرو) ميّتًا لقتلته بحلول الآن، لكنّي لمْ أقتله، قتله ليس في صالحنا.            | 
|            Beni bulmasaydım şimdiye çoktan ölmüştüm.            | Open Subtitles |             إنّي على يقين تامّ أنّي كنتُ سأصبح ميّتًا إن لم تجدني.            | 
|            Buradan da anlıyorum ki o aslında ölmedi.            | Open Subtitles |             مما يدفعني للظن بأنّه ليس ميّتًا فعليًّا.            | 
|            Bu hediyeyi bana veren kişi de zamanında benim ölmemi istemişti.            | Open Subtitles |             الشخص الذي أهداني هذه الهدية أرادني ميّتًا كذلك. ليس قبل مدة طويلة،            | 
|            Hastaneye gittiğimde oradaki doktorun bana söylediği 2 saat daha geç gitseymişim ya komada olurmuşum ya da ölürmüşüm.            | Open Subtitles |             و الطبيب هُناك أخبرنى بأنّى إنكُنتوصلت.. مُتأخّرًا ساعتين عن وقت وصولى لكٌنت فى غيبوبة أو ميّتًا            |