| Şu küçük hikayemizde olduğu gibi tek bir yolla biteceğine eminim. | Open Subtitles | كما في حال قصّتنا القصيرة، مُتأكّد أنّها ستنتهي بطريقة واحدة. |
| eminim böyle bir işte birçok düşman edinmiştir. | Open Subtitles | مُتأكّد أنّها كوّنت الكثير من الأعداء بسبب مجال عملها. |
| İki hafta önce, bazı çalışanlar radyo dinliyorlarken, bu teknolojiyi kullanan bazı şarkılar duyduğumdan eminim. | Open Subtitles | قبل أسبوعين، بعض المُوظفين كانوا يستمعون للراديو ولقد سمعتُ بعض الأغاني مُتأكّد أنّها استخدمت التقنية. |
| Adının Dody olduğundan oldukça eminim. | Open Subtitles | إنّني مُتأكّد أنّها قالت أنّ اسمها دودي. |
| eminim iyidir. Bilirsin darboğazda olan insanlar dikkatleri sohbetle dağıtıldığında daha iyi iş çıkartırlar. | Open Subtitles | مُتأكّد أنّها بخير، أتعلم، الناس الذين في أوضاع صعبة يُبلون بشكل أفضل عندما يتمّ تشتيت إنتباههم بالكلام. |
| eminim sadece bir kereliktir. | Open Subtitles | مُتأكّد أنّها مُجرّد مرحلة عابرة. |
| eminim o... Buralarda bir yerlerdedir. | Open Subtitles | -أجل، مُتأكّد أنّها موجودة هُنا في مكان ما . |
| Kızmayacağına eminim. | Open Subtitles | مُتأكّد أنّها لا تغضب. |
| eminim o... Buralarda bir yerlerdedir. | Open Subtitles | -أجل، مُتأكّد أنّها موجودة هُنا في مكان ما . |
| Yolları uzun ama burada beklemek sizin için sorun değilse Ajan Lisbon döndüğünde, eminim ki size dosyaları göstermekten ve davayı açıklamaktan mutluluk duyacaktır. | Open Subtitles | أمامهم رحلة قيادة طويلة بالسيّارة. لكن إذا لمْ تكن تُمانع الإنتظار هنا، عندما تعود العميلة (ليزبن)، مُتأكّد أنّها ستكون سعيدة جداً لتُريك الملفات وتشرح القضيّة لك. |