| Bu iltifat ulusal park servisi kamerasına bu arada. | Open Subtitles | هذه مُجاملة من كاميرا خدمة الحدائق الوطنيّة بالمُناسبة. |
| - Delikanlı bir adam güzel bir kıza iltifat edemez mi? | Open Subtitles | -ألا يمكن لرجل شجاع مُجاملة فتاةٍ جميلة؟ |
| Bunları iltifat olarak söyledim. | Open Subtitles | ولقد عنيت بهذا أقصى مُجاملة |
| Sadece biraz nezaket görmek istemiştim. | Open Subtitles | إنّما كنتُ أبحث فحسب عن مُجاملة صغيرة مُشتركة. |
| Bu iltifata benzemiyor. | Open Subtitles | هذة ليست مُجاملة |
| Ben ve adamların Nezaketen son ağırlama için, köye gidiyoruz, uf... | Open Subtitles | أنا و الرجال سنتوجه للقرية.. من أجل ليلة أخيرة من الضيافة.. مُجاملة من... |
| Bak, bu bir iltifat, Lowrey yani senle beni seçmesi. | Open Subtitles | انظر ( انها مُجاملة ، ( لاوري اختياره اياك و أنا |
| - Bunu bir iltifat olarak görmelisin. | Open Subtitles | -عليك إعتبارها مُجاملة -ماذا عنه؟ |
| Gallo. Pekala, aynı yedi sene önceki gibi görünüyorsun. İltifat değildi. | Open Subtitles | (غالو)، إنّك تبدو كما كنت قبل سبع سنوات، ليست مُجاملة. |
| Bir iltifat! | Open Subtitles | مُجاملة |
| Bu bir iltifat. | Open Subtitles | إنها مُجاملة |
| Teknene ihtiyacım var. Bunun bir nezaket ziyareti olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | ـ بحاجة لقاربك ـ توقعتُ إنها لم تكن مُجاملة |
| nezaket ziyaretini hak ettiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | -إبقَ بعيداً عن (الحوت) يا (بات مان ) اعتقدت أنك تستحق مُكالمة مُجاملة |
| Bu da hiç iltifata benzemiyor. | Open Subtitles | ولا هذة مُجاملة أيضاً |