| İyice sıkı hissettiğinde haber vermeni istiyorum. | Open Subtitles | وأريدكِ أن تخبريني عندما تشعرين أنّه مُحكم |
| - Zorla imzalatılmışlarsa sıkı mıkı sökmez. | Open Subtitles | كونهم مُحكم لا ينطلي على أنه تم توقيعم تحت ظروف سيئة |
| Pekâlâ, buradaki güvenliğin sıkı olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | -صحيح، أتقول أنّ فريقك الأمني مُحكم هنا؟ |
| Dostlar, sanırım bu olay anı başka yerde oluşunun sağlam bir göstergesi. | Open Subtitles | وأعتقد أنّ هذا يا أصدقائي، هو تعريف عُذر غياب مُحكم. |
| Gözümün içine bakıp benim kaportam sağlam dedin. | Open Subtitles | لقد نظرت لي في عينيَّ، وأخبرتني أن غطاءك كان مُحكم الصنع |
| Hepsi çok sıkı şekilde kilit altına alınmış. | Open Subtitles | إنّهم يخزّنون كل الأدوية بتأمين مُحكم. |
| Diyelim ki, böyle bir kayıt var İçişleri'nin kanıt odasında ördeğin götünden daha sıkı kilit altında olacaktır. | Open Subtitles | أفترضفقط.. تسجيل كهذا موجود، سيكون موجود في مكان مُحكم جداً بغرفة أدلة الشؤون الداخلية ... |
| Oldukça sıkı saklanmış, bulması zor. | Open Subtitles | ،إنهُ مُحكم جيدًا .لذا الأمر صعب |
| sıkı mı? | Open Subtitles | هل هو مُحكم ؟ هل هو مُحكم ؟ |
| Güvenlik çok sıkı. | Open Subtitles | الأمن مُحكم جداً. |
| Sabahını BM'de geçirecek ama güvenlik fazlasıyla sıkı. | Open Subtitles | إنه يقضي صباحه في (الامم المتحدة)، ولكن الأمن هناك مُحكم للغايه. |
| Güzel ve sıkı. | Open Subtitles | جيد و مُحكم |
| Joe geriye düşer, kafasında sağlam bir delik açar. | Open Subtitles | سقط (جو) بثقب مُحكم فى رأسه |