| Ve sen parsayı paylaşmak istemediğine mi karar verdin? | Open Subtitles | ثمّ حدث بينكما خلاف، وقرّرت عدم مُشاركة الغنيمة؟ |
| Taksiyi paylaşmak ister misin? | Open Subtitles | حسنا، ها أنتِ، اُتريدين مُشاركة سيارة أجرة؟ |
| Neden "paylaşmak" kelimesini kullanıyor? | Open Subtitles | لِمّ يقول"مُشاركة"؟ لِمّ لا يقول فقط"يُطلِع"؟ |
| Bütün bunları biriyle paylaşmayı düşündüğümdeyse aklıma ilk sen geldin. | Open Subtitles | و عندما فكرت في مُشاركة هذا مع شخص ما، فكرت بك. |
| Bunu benimle paylaşmayı neden düşünmedin peki? | Open Subtitles | -لمَ لمْ تعتقدي أنّ بإمكانكِ مُشاركة ذلك معي؟ |
| Duyduğum veya gördüğüm hiçbir şeyi dışarıda paylaşmayacağıma dair 1000 tane kağıt imzaladım. | Open Subtitles | ووقعت على ما يقرب من 1000 وثيقة أعد فيها بإلتزامي الصمت وعدم مُشاركة أى شيء قد رأيته أو سمعته هُنا مع أى شخص بالخارج |
| Duyduğum veya gördüğüm hiçbir şeyi dışarıda paylaşmayacağıma dair 1000 tane kağıt imzaladım. | Open Subtitles | ووقعت على ما يقرب من 1000 وثيقة أعد فيها بإلتزامي الصمت وعدم مُشاركة أى شيء قد رأيته أو سمعته هُنا مع أى شخص بالخارج |
| Gerçekten araştırmalarımı okuyucu grubumla paylaşmak huyum değildir. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}إنّي حقّاً لستُ مُعتاداً على مُشاركة أبحاثي مع نُظَرائي. |
| Dertlerimizi paylaşmak için, geçmişimizi anlatmak için, sırlarımı paylaşmak için. | Open Subtitles | مُشاركة مشاكلنا معاً ، قصصنا ، أسرارنا |
| Suçu paylaşmak bunun ne olduğunu değiştirmez. | Open Subtitles | مُشاركة اللوم لا يُغيّر من حقيقية الأمر |
| Diğer kıyısını Japonya ile paylaşmak durumundayım. | Open Subtitles | يجبُ عليّ مُشاركة الجهة الأخرى مع (اليابان). |
| Hazineni paylaşmak istememişsin. | Open Subtitles | لمْ تكن تُريد مُشاركة كنزك. |
| Birkaç anı paylaşmak, belki? | Open Subtitles | ـ مُشاركة الذكريات، ربما؟ |
| - Bunu daha önce paylaşmak istemedin ama. | Open Subtitles | -ألمْ ترغب في مُشاركة هذا بوقتٍ سابق؟ |
| Ve sen bunu daha önce paylaşmayı düşünemedin? | Open Subtitles | ولم تُفكر في مُشاركة هذا في وقت سابق ؟ |