| Çok geçmeden konumunuzu tekrar düşünmenizi ve anlaşmaya uygun bir şekilde düzeltmenizi umuyoruz. | Open Subtitles | نأمل أن تعيد النظر في منصبك من دون تأخير وتعديله ليتوافق مع الاتفاق |
| Hıımm! Testler halen devam ediyor, ama sonuçları yarın sabaha yetiştirmeyi umuyoruz. | Open Subtitles | إنه في طور الإختبار، ولكن نأمل أن تكون النتائج على مكتبك غداً |
| Umarım o belgelerde yazılanlar onu bulmak için gereken bilgileri verir. | Open Subtitles | نأمل أن يكون المكتوب في تلك الوثائق سيُعطينا ما نحتاجه لإيجادها |
| Neredeyseniz güvende olun dostlar! Umarım bir an önce yuvanıza dönersiniz. | Open Subtitles | العناية، والرجال، أينما كنت، و نأمل أن بمجرد العودة إلى وطنهم. |
| Geçen gece ne olduğuna dair bir şeyler çıtlatacağını umuyorduk. | Open Subtitles | كنا نأمل أن تلقي الضوء على ما وقع ليلة أمس |
| Umarız bu ipuçları size, bir daha masa düzenlemeniz istendiğinde ya da süslü bir yemeğe oturduğunuzda yardımcı olur. | TED | نأمل أن تكون هذه النصائح مفيدة في المرة القادمة التي يطلب منك فيها المساعدة في تهيئة الطاولة أو الجلوس في وجبة فاخرة. |
| Bu işin arkasında kim varsa, Umalım ki annem ve eşim onlardan uzaktadırlar. | Open Subtitles | من وراء ذلك، يجب أن نأمل أن زوجتي ووالدتي في مكان بعيد عنهم |
| Vaazlarımızdaki mesajları yayabilmek için, yeni bir yer bulmayı umuyoruz. | Open Subtitles | نأمل أن نعثر على مكان جديد حالما تنتشر مواعظنا الدينية. |
| Ve insan doğası hakkında temel bir şeyi anlamayı umuyoruz. | TED | نحن نأمل أن نفهم أمرا جوهريّا حول طبيعتنا البشريّة. |
| Şu an prototip aşamasındayız, ama umuyoruz ki böyle gelişecek. | TED | لا زلنا في مرحلة أولية من التطوير، لكن هذا ما نأمل أن نخلص إليه. |
| Bugün sizleri, beyindeki bir anıyı gerçekten de ışık hızında etkinleştirebildiğimize ikna etmeyi umuyoruz. | TED | و اليوم، نأمل أن نقنعكم أننا الآن بالحقيقة قادرين أن نُفَعِّل ذاكرة في الدماغ بسرعة الضوء. |
| Evet, bu olasılık aslında son çalışmalarla öngörülmekte, birleşik teoriler, bu 18 bağımsız değişkeni tek bir çatı altında toparlamaya çalışıyor biz de hepsini tatmin edici bir şekilde bir araya getirebileceğimizi umuyoruz. | TED | حسنا , هذا الاحتمال مقترحٌ فعلا من خلال النظريات الأحدث , النظريات الموحدة و التي تحاول شرح هذه العوامل الحرة الثماني عشرة في إطار واحد , و الذي نأمل أن يتنبأ بهم جمعيا |
| Bu akşam bizim için dağ bulmaya çıkıyorum ve Umarım yoluna ulaşırım. | Open Subtitles | سوف أتجه الليلة ،و ستجدنا في الجبل و نأمل أن يتم الأمر |
| Shehu: Ve Umarım oradan daha iyi tahminler yapmak mümkün olacak ve sonra grafik ile kıyaslayarak bazı tahminler yapacağız. | TED | شيهو : و من هنا سنكون قادرين على نأمل أن نقوم بتوقعات و من ثمَ نقوم بمقارنتها للرسم البياني و أيضا بعض التوقعات |
| Umarım, bir atılım gerçekleştiririz çünkü gerçek bir türbülans anlayışı büyük olumlu etkilere neden olabilir. | TED | لكنّنا نأمل أن نصل إلى اكتشافٍ جديدٍ، ﻷن الفهم التّام للاضطرابات سيكون له تأثيرٌٌ إيجابيٌّ عظيم. |
| Bu yüzden Umarım enfeksiyonunuz daha az ciddi olur. | TED | لذلك نأمل أن تكون إصابتكم بالفيروس أقل خطورة. |
| Kapat şunu. Umarım geliştirdiğim sistem sayesinde bunu değiştireceğiz. | Open Subtitles | ولكننا نأمل أن نغير كل هذا بنظام قمت أنا بتصميمه |
| Bize neden onu 2013'te işten çıkardığınızı söylersiniz diye umuyorduk. | Open Subtitles | كنا نأمل أن تتمكن من إخبارنا لم سرحته في 2013 |
| Umarız ki bu ilerdeki güvensizliğin özür dilerim, güvenin örneği olarak akademik tıbbın ve ecza endüstrisinin arasındaki dayanışmanın önünü açar. | Open Subtitles | بما نأمل أن لإستمرار غير أمين معذرة، أمين |
| Nefretinin onu yeterince körleştirmesini Umalım. | Open Subtitles | دعينا نأمل أن يعميه دافع الانتقام والكراهية |
| Bunların o öldükten sonra bilinçsiz aklında yer etmesini umuyorum. | Open Subtitles | كلها إشارات نأمل أن تواني عقله الباطن حتى بعد موته |
| İnşallah doktor ondan bilgi alabilir. | Open Subtitles | يجب أن نأمل أن يحصل علي بعض المعلومات منها |
| John'un cesedinin bulunduğu yere bakmak istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نأمل أن نلقي نظره علي المكان الذي وجد فيه جثه جون |
| Bu arada Nerio'nun vârisinin ortaya çıkması için dua edelim. | Open Subtitles | الإجتماع سينعقد في نفس موعده ويجب أن نأمل أن يكون متواجداً هناك |
| Evet, ve biz umut vardı, size kalbinizin iyilik içinde bulabildiğim, biliyorum, | Open Subtitles | أجل و كنا نأمل أن تجد هذا في طيبتك الموجودة في قلبك |
| Sizin gibi birinin varsayımımızı doğrulayacağını ummuştuk. | Open Subtitles | إننا نأمل أن لا يؤيدك فى فرضيتك هذه أى شخص |