| Naci kimyasal formülüne benzetirdim. | Open Subtitles | أنا قد مقارنتها مع الصيغة الكيميائية ناجي |
| - Valla başım karşınızda eğik Naci Bey kardeşim. | Open Subtitles | لا يمكنني إلا الإنحناء بإذلال أخي ناجي بك |
| Uçaktan kurtulan 48 kişi kaza dolayısıyla bir araya geldi. | Open Subtitles | ثمانية واربعون ناجي من الحطام اجتمعوا بهذه الحادثة |
| Sanırım onun her zaman sağ kalan biri olduğu gerçeği bizi rahatlatabilir. | Open Subtitles | انا اعتقد اننا نستطيع ان نستريح من و اقع انه ناجي |
| Ses analizlerine göre Nagi Hassan Jaffa'nın baş yardımcısı. | Open Subtitles | تحليل الصوت يدل على انه ناجي حسان ...النائب المباشر ليافا |
| Beni kendisinin fotoğrafını çekmem için Hawthorne Cumhuriyetçiler Kulübü'nden Bayan Nagy yolladı. | Open Subtitles | (لقد أرسلتني السيدة ( ناجي (من جريدة ( هاوثورن الجمهورية لألتقط صوراً |
| Senden hoşlanmıyorum Saggy Naggy. | Open Subtitles | (أنا لا أحبك يا (ناجي المتذمرة |
| Onu yukarı çıkar ve Najee'ye söyle gelsin. | Open Subtitles | أسطحبهُ إلى الطابق العلويّ وأخبرّ (ناجي) أن يأتيّ |
| Buradaki Cabanatuan şehrinin beş mil doğsunda ölüm yürüyüşünden Hayatta kalan 500 kişinin olduğu bir esir kampı var. | Open Subtitles | خمسة أميال شرق مدينة كبناتون موقعها هنا هناك معسكر اليابانيون لأسرى الحرب يحتجزون فيه حوالي 500 أسير ناجي من موكب الموت |
| Olay yeri tutanağında Naci Bey imzayı bize mi atacak, kendine mi? | Open Subtitles | هل سيجعلنا ناجي نوقع التقرير، أم سيوقعه بنفسه؟ |
| Onun için iş hala Naci Bey'de. | Open Subtitles | لهذا السبب فإن السيد ناجي ما زال هو الرجل المسؤول هنا. |
| Naci Bey. Sorunlarımız çok tabii. Hepsi de önemli. | Open Subtitles | سيد ناجي لدينا الكثير من المشكلات، وكلها مهمة جداً. |
| Beni arayan var mı, Naci Beyciğim? | Open Subtitles | هل هناك اي رسائل لي يا عزيزي ناجي بك؟ |
| Naci Bey bu sefer pek emin görünüyor da kendinden. | Open Subtitles | حسناً، يبدو ناجي واثقاً جداً هذه المرة. |
| İtelim mi Naci Bey? | Open Subtitles | هل ندفعها، سيد ناجي ؟ |
| Parlamentoya üzülerek söylemek isterim ki kurtulan kimse olmadı. | Open Subtitles | ببالغ الحزن و الاسى ان ابلغ المجلس انه لا هناك اي ناجي |
| Konteynırdan sağ kurtulan biri varmış. | Open Subtitles | أيّها البروفيسور. في الحاوية كان هنالك ناجي. |
| Dört ölü. Üç çocuk. Ve sağ kalan bir yetişkin. | Open Subtitles | أربعة قتلى وثلاثة أطفال وكبير ناجي |
| Nagi'nin isteklerini kabul mu edeceğiz? | Open Subtitles | هل سنرضخ لمطالب ناجي |
| - Merhaba, Bayan Nagy siz misiniz? | Open Subtitles | مرحباً ، هل أنتِ الآنسة ( ناجي ) ؟ |
| Dırdırcı Naggy bu işten uzak duruyor. | Open Subtitles | ناجي المتذمرة) خارج هذا الموضوع) |
| Makine dairesinde. Najee'nin aşağı inmesini istiyor. | Open Subtitles | في غرفة المُحركات ويُريد (ناجي) أن يأتي إليه |
| "Benim adım Robert Neville" "New York'ta Hayatta kalan biriyim" | Open Subtitles | أنا روبرت نفيل، انا ناجي أعيش في نيويورك |
| Tek kardeşin, Naji, dokuz ay önce el yapımı patlayıcı tarafından öldürüldü. | Open Subtitles | أخوكَ الوحيد (ناجي)، قُتل قبل 9 أشهر، بواسطة عبوة ناسفة بدائية |
| O kurtulanlardan biri tıpkı bizi yukarı taşıyacak diğerleri gibi. | Open Subtitles | إنه ناجي . مثل بقيه الناس التى ستأخدنا للمستوى الأعلى |
| Bir kişi sağ ve muhtemel tanık. | Open Subtitles | متعدد الجرحى، ناجي واحد وشاهد محتمل. |