| Açılışta büyük bir Japon alımı bekliyoruz. | Open Subtitles | نتوقّع لليابانيين أن يدخلوا في مُزايدة على الشراء عند الإفتتـاح |
| Açılışta bol miktarda Japon alımı bekliyoruz. | Open Subtitles | نتوقّع لليابانيين أن يدخلوا في مُزايدة على الشراء عند الإفتتـاح |
| Ki biz alerjik bir reaksiyon olup olmadığını görmeyi bekliyorduk. | Open Subtitles | والذي نتوقّع رؤيته إن كان هناك تفاعلاً حساسيّاً |
| Yapmanı beklemiyorduk. Ee, ne diyorsun? | Open Subtitles | نحن لم نتوقّع منكِ ذلك حسنـاً، مـا قولك؟ |
| Atlantik kıyıları boyunca sert hava koşulları bekleniyor. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نتوقّع طقس معتدل على طول الساحل الأطلسي. |
| Önümüzdeki günlerde daha fazla tutuklamanın olacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونحن نتوقّع إعتقال العديدين في الأيام المقبلة |
| - Konuştuğumuz gibi pek iyi bir sonuç beklemiyoruz. | Open Subtitles | -كما تناقشنا من قبل ، من المحتمل لا نتوقّع نتيجة جيدة جداً هنا. |
| Ona, cinsel ilişki kurulduğu belli olan kayıtları duymak bir kenara Bayan Roosevelt'i tanınmış bir komünist eylemcinin yatak odasında bulmayı bile hiç beklemediğimizi söyledim. | Open Subtitles | كلا، شرحتُ له الأمر مُباشرة بأنّـنا لم نتوقّع أن نجد السيّدة (روزفلت)... في غرفة نوم شيوعيّ يساريّ معروف... وقطعاً لم يكونوا بوضع يبدو كقضاء وقت حميم. |
| Doğu Yakası'nda tahmin edemeyeceğimiz büyüklükte bir yıkım bekliyoruz. | Open Subtitles | نتوقّع أن تدمير الساحل الشرقي سيكون أبعد من الخيال |
| Hafif bir tekrarlıyorum hafif bir karşı koyma bekliyoruz. | Open Subtitles | نتوقّع المعارضة، أكرر معارضة طفيفة |
| Ama bir gün içerisinde haber vermelerini bekliyoruz. | Open Subtitles | ولكنّنا نتوقّع معرفة النتيجة خلال يوم |
| Bir açıklama bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتوقّع تصريح لنذهب إنّه هنا الآن |
| Bu akşam, altı saatlik sorunsuz bir uçuş bekliyoruz. | Open Subtitles | و نتوقّع لكم رحلة مريحة هذا المساء. |
| Evlilik teklifi gelmesini bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتوقّع تقدّم بطلب زواج حالاً |
| Karaciğer yetmezliğinin bir belirtisi. Biz de bunun olmasını bekliyorduk. | Open Subtitles | إنّه عارض من القصور الكبديّ وهو أمر نتوقّع رؤيته |
| Bir araştırma aracı bekliyorduk, büyük ihtimalle oydu. | Open Subtitles | كنّا نتوقّع تحقيقا على مستوى أدق |
| Komutanım... Biz sizi yarın bekliyorduk. | Open Subtitles | كنّا نتوقّع قدومكك غدا سيدي القائد |
| Havalandırma kapatılır kapatılmaz böylesine rutubetli olmasını duvarlarında bahardaki gibi terleme yapmasını beklemiyorduk. | Open Subtitles | لم نتوقّع بأن يكون الجو ضبابي جدًّا طالما التكييف معطل والجدران تنضح كما في الربيع. |
| Bu kadar erken dönmeni beklemiyorduk. | Open Subtitles | نحن لم نتوقّع بأنّك تدعم بهذا السرعة. |
| Bu kadar çabuk dönmeni beklemiyorduk. | Open Subtitles | لم نتوقّع أن نراكِ بهذه العجلة. |
| Bugün Pasifik'in kuzeybatısında şiddetli yağmur ve sel bekleniyor. | Open Subtitles | .. نتوقّع هطول أمطار غزيّرة و فيضان في جميع أنحاء شمال غرب المحيط الهادئ اليوم |
| Bugün yapılacak debridmanın son olduğunu düşünüyoruz sonra kolunu hareket ettirebilmen için fizyoterapist getireceğiz. | Open Subtitles | اليوم سيجرونَ لكِ ما نتوقّع أنّه التنضير الأخير ومن ثمّ سنجلب المعالج الفيزيائي كي يساعكِ في تحريك يديك |
| Sophia güvenlik altına alınıp inceleniyor bize bir şey söylemesini de beklemiyoruz. | Open Subtitles | ما زالت (صوفيا) تحت الحراسة و التدقيق و لا يمكن أن نتوقّع إخبارنا بأيّ شيء |
| Hayır, Bayan Roosevelt'i bir komünist ajitasyoncunun yatak odasında bulmayı beklemediğimizi söyledim özellikle de çok özel bir durumda. | Open Subtitles | كلا، شرحتُ له الأمر مُباشرة بأنّـنا لم نتوقّع أن نجد السيّدة (روزفلت)... في غرفة نوم شيوعيّ يساريّ معروف... وقطعاً لم يكونوا بوضع يبدو كقضاء وقت حميم. |