| Hepsini tekrar bulması ve hepsinin hayatta olduğu bulması bir hafta sürdü. | TED | وقد استغرقت أسبوعا للعثور عليهم جميعا مرة أخرى واكتشاف أنهم قد نجوا. |
| yetimlerin sayısının artmasıyla yalnız 5 çocuk bu acımasız hayatta kaldılar. | Open Subtitles | خمسةُ أطفال فقط هُمُ الذين نجوا فى ظِل هذه الظروفِ العصيبه. |
| Yüzeyde yüzlerce yaşam yok oldu ama binlercesinin yaşamı bu yeraltı tesisisi saptanamadığı için kurtuldu. | Open Subtitles | و قد قتل المئات على سطح كوكبنا لكن الآلاف نجوا لأن مجمعاتنا تحت الأرض لم يتم إكتشافها |
| Bak,kimse bu kazadan sağ kurtulamayacaktı ama bu çocuklar kurtuldu | Open Subtitles | انظر. ما كان من المقصود لأحد ان ينجو من هذه الحوادث، و مع ذلك هؤلاء الاطفال الاربعة نجوا |
| Ayrıca bence sağ kalan tüm çocuklar da... yaşamın değerini anlayacaklardır. | Open Subtitles | وأعتقد أيضاً أن جميع الناس الذين نجوا سيقدرون الحياة بشكل أكبر وسيكونوا أحسن |
| Bu çocuklar büyük beladan kurtuldular hafızalarında baki kalacak. | Open Subtitles | انّهم نجوا من المحنة التى أرسلناهم إليها سيبقى هذا في ذاكرتهم |
| Soylarının tükenmesinden kurtulan atalarımızın.... ... hayal güçleri uçuşa geçmiş. | Open Subtitles | بعد أن نجوا من الانقراض بدء خيال أجدادنا في التحليق |
| 3 jaffa savaşçısı saldırıdan kurtulmuş. | Open Subtitles | هناك ثلاثة محاربون من الجافا نجوا من الهجوم |
| Üçü ise yoğun bakımda epey durdu ancak hayatta kaldı. | Open Subtitles | وثلاثة منهم قضوا وقتاً في العناية المُركزة ، لكنهم نجوا |
| Ebola virüsü hastalığına yakalanan insanlar bunu atlatıp hayatta kaldılar. | TED | الناس الذين كانوا مصابين بفيروس إيبولا في الواقع عاشوا من خلال ذلك و نجوا. |
| hayatta kalanlar tamamıyla insanlıktan çıkarıldılar, önemsiz yük gibi muamele gördüler. | TED | أولئك الذين نجوا إنعدمت إنسانيتهم كانوا يعاملون كالبضائع |
| NINA VON STAUFFENBERG VE ÇOCUKLARI SAVAŞTAN sağ SALİM kurtuldu. NİNA 2 NİSAN 2006'DA ÖLDÜ. | Open Subtitles | نينا فون ستافنبرج و أطفالها بقوا على قيد الحياة و نجوا من الحرب نينا ماتت في 2 إبريل 2006م |
| Bunu biliyoruz çünkü diğerleri kurtuldu ve haritayı yarattı. | Open Subtitles | نعلم هذا لأن البقية نجوا وقاموا بإنشاء الخريطة |
| Donmuş göllere düşen kurbanlardandı ve kurtuldu. | Open Subtitles | إنها من الضحايا الذين سقطوا في أنهار جليدية و نجوا |
| Kaçırılma olayında sağ kalan gizli servis ajanlarından bir şey öğrenebildik mi? | Open Subtitles | وردنا أي شيء من عملاء الحراسة الخاصة الذين نجوا من الاختطاف؟ |
| Diğer kovan her an buraya gelebilir ve bir savaştan sağ çıkamayız. Bu benim kararım. | Open Subtitles | السفينة الأم الأخرى ستكون هنا لن نجوا في معركة. |
| Nina Von Stauffenberg ve çocukları savaştan kurtuldular. 2 Nisan 2006'da öldü. | Open Subtitles | نينا فون ستافنبرج و أطفالها بقوا على قيد الحياة و نجوا من الحرب نينا ماتت في 2 إبريل 2006م |
| Köpekbalığı saldırısından kurtulan kaç sörfçü var sen biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين كم عدد المتزلجين نجوا من هجمات القروش ؟ |
| Birisi neredeyse yangında ölüyormuş ve diğeri intihar girişiminden kurtulmuş. | Open Subtitles | أحدهم كاد أن يموت في حريق والأخرون نجوا من محاولات إنتحار |
| Kazadan sadece sekiz kişi kurtulduk. | Open Subtitles | ثمانية منا فقط نجوا من الحادثة |
| Titanikte. Ama meçhul bir nedenden dolayı, geziyi iptal etmişler ve kurtulmuşlar. | Open Subtitles | لكن ولأسباب مجهولة ، قاموا بإلغاء الرحلة وبهذا نجوا |
| Onlar ejderhanın ateşinden sağ çıkmayı başardılar. | Open Subtitles | أولئك الذين نجوا من تنين النار يجب احتفال. |
| Bin yıldır hayattalar çölde, donmuş topraklarda, dağların tepesinde ve okyanusun dibinde. | TED | لقد نجوا لآلاف السنين في الصحراء و الجليد في أعالي الجبال و أعماق المحيطات |
| Adamlarından bazılarının kurtulduğunu biliyorum. | Open Subtitles | بعض رجالك نجوا هذا ما اعرفه |
| Aşağı vadiden kurtulabilen kimse var mıdır sence? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن جميع من في الوادي المنخفض نجوا ؟ |
| Böyle bir kazadan nasıl kurtulduklarını hayal bile edemediler. | Open Subtitles | لم يستطيعوا تصديق انهم نجوا من حادث مثل هذا |