| - zayıf görünüyorsun. - Yemek yiyemeyecek kadar meşgulüm anne. | Open Subtitles | ـ تبدو نحيلاً ـ أنا مشغول لأتناول الطعام , أمى |
| zayıf olman falan gerekmiyor. Beş sene içinde öldürebilir. | Open Subtitles | ليس ضرورياً أن تكون نحيلاً أو مريضاً قد تموت في غضون 5 سنوات. |
| Bence, zayıf adam, ölümüne düştüğünde babamın günü kurtarması oldukça ironik. | Open Subtitles | أعتقد أن من السخرية ..أن أبي أنقذ الموقف بينما لو كان نحيلاً للقي حتفه |
| Bulmak kolay. Beyaz saçlı, ince bıyıklı özgüven saçıyor ve tamamen kayıp. | Open Subtitles | و من السهل التعرف عليه شعره أبيض و شارباً نحيلاً ممتلئ بالثقة بالذات |
| Ve kimse Batman'a saf diyemez ya da aptal ya da cılız. | TED | ولا يستطيع أحد أن يعتبر بات مات بسيطاً أو غبياً أو نحيلاً أيضاً. |
| Er ya da geç zaten bunu yapacaksın ama sıska bir pislik sana bunu verecek ve adına aşk diyecek. | Open Subtitles | الآن أو لاحقا ستفعليها ولكنها ستكون لأن وغداً نحيلاً طلب منك تجربته مدعيا بأنه الحُب |
| Şey... zayıf, sert biri koyu saçları vardı ve mavi bir araba kullanırdı. | Open Subtitles | كان يبدو شاباً نحيلاً و قوياً , يملك شعراً داكناً و يقود سيارة زرقاء |
| Deli gibi "Alacakaranlık" taki zayıf elemanı isteyen bir sürü hatun var. | Open Subtitles | لديّ إمرأة تطلب رجلاً نحيلاً بمنتصف العمر يبدو كالمجنون |
| zayıf bir çocuktu. | Open Subtitles | وزنهُ حوالي 160 أو 165 باوند، كانَ شخصاً نحيلاً |
| El sıkışmak ve zayıf görünmek gerçekten iştahı açıyormuş. | Open Subtitles | يا رجل يداك ترتجفان وتبدوا نحيلاً بالكاد هذه علامة لشهيةٍ مفتوحة |
| Ustelik zayıf ve yorgun görünüyorsun. | Open Subtitles | ليس ذلك فقط، تبدو نحيلاً تعباً |
| Sanırım, "zayıf" demiştin. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ قلتِ أنه يجعل المرء نحيلاً |
| Sadece zayıf bir adam değildi. | Open Subtitles | ليس رجلاً نحيلاً، إنتبهوا نسبياً نحيلاً |
| zayıf, güçsüz ve küçük olabilirim ama benim öldürdüğüm adam sayısı sizin yediğin domuz sayısından fazladır. | Open Subtitles | ربما أكون ضئيلاً و نحيلاً ...و ضعيفاً و لكنني قتلتُ رجالاً أكثر من الخنازير البريّة التي اكلتموها |
| Lisedeyken zayıf, şapşal bir çocuktum. | Open Subtitles | في الثانوية، كنت فتى نحيلاً وأبلهاً. |
| En çok kurabiye yi o alıyor sonra herkes musallat oluyor. Kurabiye satmaya ilk başladığım zamanlar, bugüne oranla ince bir adamdı. | Open Subtitles | بالإضافه أنني حين بدأت ببيع الكعكات فقد كان نسبياً رجلاً نحيلاً |
| Ve uzanırken, Oğlak, ince ve saydam bir kağıda dönüşerek eski bir kitabın sayfası gibi çıtırdamaya ve solmaya başladı." | Open Subtitles | و عندما فَعَلْ , كابريكورن , بدأ يجزع و يذبل , يخبو ! مثل صفحة قديمة من كتاب يهرم على نحو واضح , نحيلاً مثل ورقة |
| Ama ince uzun gösteriyor, değil mi? | Open Subtitles | لكنها تجعلنى أبدو نحيلاً ، أليس كذلك ؟ |
| Bu işte pek iyi değilsin ve biraz da cılız sayılırsın. | Open Subtitles | أنت لست بارعاً بهذا حقاً وأنت نحيلاً بعض الشيء |
| Çekmem. Çünkü biri koca bir zenci diğeri de cılız, beyaz bir herifti. | Open Subtitles | أجل, لأن أحدهم كان أسمراً ضخماً, و الآخر كان أبيضاً نحيلاً |
| Bay City tarzı saç modelli, sıska bir Hintli çocuğu değil. | Open Subtitles | وليس شخصاً هندياً نحيلاً بتصفيفة شعر (كأعضاء فرقة (باي سيتي رولرز |
| sıska, küçük, korkusuz bir piçti. | Open Subtitles | الوغد كان نحيلاً قليلاً ومقدام |