| Bunu yapan adamı bulmalıyız ve ona bunu kastetmediğimizi söylemeliyiz. | Open Subtitles | علينا ان نجد الشخص الذي فعل هذا و نخبره اننا لم نكن نقصد ذلك |
| Ona, kaplanını ekselanslarına verdiğimizi söylemek zorunda kaldık. | Open Subtitles | أضطررنا أن نخبره أننا أعطينا نمره إلى سعادته |
| Umut kalmadığından emin değilken ona umudun kalmadığını nasıl söyleriz? | Open Subtitles | كيف نخبره أنه لا أمل إذا كنا لا نعلم لماذا؟ |
| Hadi, onu uyandıralım ve onu sevdiğimizi söyleyelim. | Open Subtitles | نحن لم نخبره بما فيه الكفاية تعال.دعنا نذهب لإيقاظه وإخباره باننا نحبه |
| Bu arada, aklınızda bulunsun ona evlatlık olduğunu söylemedik henüz. | Open Subtitles | بالمناسبة، أنتم يجب أن تعرفوا بأنّنا لم نخبره أنه متبنّى لحد الآن |
| Yakın zamanda ona da söyleyeceğiz, ve evet, o da bir şeyler hissedecek. | Open Subtitles | وسنضطر أن نخبره قريباً و نعم , سيكون له مشاعر حول هذا أيضاً |
| Büyüyüp anlayacak yaşa geldiği zaman... ona gerçeği anlatacağız. Her şeyi. | Open Subtitles | عندما يكبر و يكون قادر على أن يفهم سوف نخبره بكل شيء |
| Şimdi doğruca Toprak Kralı'na gidip ona planımızı anlatmalıyız. | Open Subtitles | اسمعوني ، يجب أن نذهب إلى ملك الأرض و نخبره بخطتنا |
| Ona söylemeliyiz. | Open Subtitles | علينا ان نخبره بمكانها لا ادري سيدي العمل |
| Doktorun ne dediği umurumda değil. Şimdi söylemeliyiz. | Open Subtitles | لا يهمك ما قاله الدكتور يجب أن نخبره الآن |
| İlâcını ancak teklifi kabul ederse elde edebileceğini söylemeliyiz. - İş göremez hale gelecektir. | Open Subtitles | و نخبره أن الطريقة الوحيدة لاستعادة الحبوب هي بأن يقبل |
| Doğru olmayacak hiçbirşeyi ona söylemek zorunda olduğumuzu sanmıyorum. Babanın nasıl olduğunu bilirsin. | Open Subtitles | لا أعتقد أننا يجب أن نخبره شئ ربما لن يصبح حقيقياً أنت تعرفين أباك كيف يكون |
| Ne zaman biri beklenenin dışında bir şey yapsa onlara kafalarının içinde gerçekte nelerin ters gittiğini söylemek zorunda hissediyorsun. | Open Subtitles | عندما يقوم أي منا بعمل خارج عن المألوف فعلينا أن نخبره بمقدار الفوضى التي تعبث في رأسه |
| Umut kalmadığından emin değilken ona umudun kalmadığını nasıl söyleriz? | Open Subtitles | كيف نخبره أنه لا أمل إذا كنا لا نعلم لماذا؟ |
| Onu kontrollü bir yere alınca söyleriz. Bu arada yapacak işimiz var. | Open Subtitles | عندما نسيطر على الامور سوف نخبره فى هذه الاثناء |
| Olmaz. Mükemmel hediyeyi aldığımızı, ama silah zoruyla soyulduğumuz söyleyelim. | Open Subtitles | نخبره أنّنا قد أحضرنا الهدية المناسبة ولكن تمّت سرقتنا تحت تهديد السلاح |
| Onun nişancı olduğunu söylemedik. Telsizden arayıp yanımıza gelmesini isteyebiliriz. | Open Subtitles | من الممكن أن نستدعيه على الراديو و نخبره أن يأتى الى هنا |
| Öbür şeyleri karıştırmadan sadece gerçekleri söyleyeceğiz. | Open Subtitles | علينا أن نخبره كيف توفيت زوجته فحسب الوقائع فقط مجردة من كل شيء آخر |
| Aşağıya indiğinde Şerif'e gidip, her şeyi anlatacağız. | Open Subtitles | حين تنزل للطابق السفلي سنتوجّه إلى العمدة و نخبره بكل شيء |
| Bebeğim, belki de bu durumda babana düğünü anlatmalıyız? | Open Subtitles | ربمـا يجب أن نخبره عن الزواج سيجعـل كل شـيء سهـل |
| - Ona hiçbir şey olmadığını söylesek olmaz mı? | Open Subtitles | تمهلوا، ألا يمكننا أن نخبره أن هذا ليس بشيء؟ |
| Soran olursa hep yağmur yağdığını kimseye söylemeyelim. | Open Subtitles | أن سأل أحدهم، دعينا لا نخبره أنها أمطرت طوال الوقت، حسناً |
| Neşemizin önüne geçecek herkese "siktirin gidin" diyeceğiz. | Open Subtitles | وأي أحد سيقف في طريق متعتنا نخبره بأن يذهب ويضاجع نفسه |
| Bunu şişko Moe'ya verecek ve neyin anahtarı olduğunu söylemeyeceğiz. | Open Subtitles | هذا سيكون مع مو البدين نحن لم نخبره لأى شئ هذا |
| Kahve içip, kurabiye yerken anlatırız. | Open Subtitles | يمكننا أن نخبره أثناء تناول القهوة و المعجنات |
| O halde ona söylemeyiz. Bu bizim sırrımız olur, Bayan Harkness. | Open Subtitles | إذاً لن نخبره , سيكون سرنا الخاص سيدة هاركنس |
| Tahtanın, kilosunu gizlemekte yararı olmayacağını Ona söylemeli miyiz? | Open Subtitles | هل يجب علينا أن نخبره ان هذا الجدار لا يتحمل الأوزان الثقيله و انه لن يجدي نفعا ؟ |