| Aslında... Ben de tam sizi arayıp kahve içmeye davet edecektim. | Open Subtitles | أنا على وشك أن ندعو لكم وأدعوكم إلى أسفل لبعض القهوة. |
| Bizlere destek verebilecek ortaklar davet edebiliriz ama bu işe bizim başlamamız gerekiyor. | TED | علينا أن نفعل ذلك. يمكن أن ندعو الشركاء الذين يستطيعون تقديم الدعم لنا ، ولكن علينا أن نبدأ. |
| Geri kalanımız karantina altında yaşayıp bir tedavi bulmak için dua ediyor. | Open Subtitles | بقيتنا يعيشون في محاجر صحية ندعو من أجل أن يتم كشف علاج |
| Bu duruma presbiyopi diyoruz ve dünya çapında iki milyar insanı etkiliyor. | TED | ندعو هذه الحالة مدّ النظر الشيخوخي، وتؤثر على ملياري شخص حول العالم. |
| Bak, şimdi meşgulüm. Seni sonra ararım. | Open Subtitles | انظروا، أنا مشغول في الوقت الحالي، وسوف ندعو لكم مرة أخرى. |
| Sonra ben onları arayacağım, ve harika arkadaşlarına ne olduğunu söyleyeceksin, | Open Subtitles | أنا ستعمل ندعو لهم، وكنت ستعمل اقول منها ما هو صديق عظيم |
| Belki de arkadaşını yemeğe davet etmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد إنَه يجب أن ندعو صديقك على العشاء في البيت |
| Efendim, polis memuru Aloysius Habighorst'u kürsüye davet ediyoruz. | Open Subtitles | معاليك , إننا ندعو ضابط شرطة الويسيوس هابيفورست إلى المنصة |
| Acaba yatağa birini her davet ettiğimizde gizliden gizliye bize not mu veriliyor? | Open Subtitles | هل نحن سرا يجري متدرج في كل مرة ندعو شخص للانضمام لنا في ذلك؟ |
| Ve Biz her parmağımızı çapraz yapıp, balonun bir arada durması için dua ediyorduk ve çok şükür durdu. | TED | و كنا ندعو الله بكل كياننا, أن يتماسك المنطاد و الذى من حسن الحظ ما قد حدث. |
| Tanrıya komşumuzu yok etmesi için dua ederken aynı zamanda onu sevdiğimizi nasıl iddia edecektik? | TED | كيف لنا أن ندّعي حبّ الجار بينما ندعو الرب في نفس الوقت أن يدمرهم؟ |
| Yardım etmesi için dua ettiğimizde bizi duymuyor olabilir. | Open Subtitles | وربما لايسمعنا . . عندما ندعو من أجل المساعدة |
| Hükûmetin insanlarla kurulabileceğine inanıyordu ve Biz bu insanlara kentsel korsanlar diyoruz. | TED | وعبر عن اعتقاده أن الحكومة يمكن أن تبنى بالناس، ونحن ندعو هؤلاء الناس قراصنة المدنية. |
| Bu yaklaşıma yasallaştırma diyoruz ve bu, ABD'de Nevada Eyaleti ve de Hollanda, Almanya gibi ülkeler tarafından kullanılır. | TED | ندعو تلك المقاربة بالتشريع، وهو مستخدم من قبل دول مثل هولندا وألمانيا ونيفادا في الولايات المتحدة. |
| Sonra ararım baba. Seni seviyorum. | Open Subtitles | حسنا، أنا سوف ندعو لكم في وقت لاحق، وداد. |
| Sonra tekrar arayacağım. | Open Subtitles | أنا سوف ندعو مرة أخرى في وقت لاحق. |
| - Evet. Onları ara ve söyle. Bir dahaki duruşunda sana yeni bir bot yollarlar. | Open Subtitles | ندعو لهم، فهي مثل تقوله وإرسال الأحذية الجديدة على محطتك القادمة |
| arama pazartesi konuşuruz | Open Subtitles | لا ندعو. أنا سوف أتحدث إليكم يوم الاثنين. |
| Ayrıca ona göre nezaket ve adalet gibi hususları aramak da boşuna duygusallık. | Open Subtitles | ويرى ذلك مُرهقاً للمشاعر عندما ندعو من أجل العدالة والكرامة |
| Harika bir fikir! Bizi tutuklamaları için daha fazla polis çağıralım. | Open Subtitles | تلك فكرة سديدة فقط ندعو الشرطة كي تقبض عليّنا |
| Hükümetleri, iş yerlerini, üniversiteleri, politikalarını değiştirmeye çağırıyoruz. | TED | نحن ندعو الحكومات والشركات والجامعات، لتغيير سياساتهم. |
| Dünyada, Biz buna Noel dedik. | Open Subtitles | وفي كوكب الأرض كنّا ندعو هذا الوقت، بالكريسماس |
| Şartlı tahliye memurunu arayacaktım ve sana sana saldırtacaktım. | Open Subtitles | الأول كان رائعا ندعو الإفراج المشروط ضابط الخاص بك، وعليك أن تنتهك. |
| Sen ve adamların depoyu soyarken yakalandınız ve meslekte buna "su götürmez bir biçimde" deriz. | Open Subtitles | أنت ورجالك تم ضبطكم تنهبون المخزن. في التجارة، ندعو ذلك الحقوق الميتة. |
| Burada yaptığımız şeye ikramiye sistemi diyelim. | Open Subtitles | ماذا نفعل نحن هنا دعنا ندعو ذلك بنظام العلاوة |