| Ama ona arkadaşını öldürüp öldürmediğini sorduğumda, pişmanlık belirtisi gösterdi. | Open Subtitles | لكن حينما سألته إن كان قتل صديقه ، فومض ندماً. |
| Tanrının affedemeyeceği hiçbir günah yoktur hele bir adam senin gibi içtenlikle, yaptıklarından pişmanlık duyduktan sonra, Tanrı mutlaka bağışlayacaktır. | Open Subtitles | كل الذنوب يغفرها الله عندما نندم عليها ندماً صادقاً كندمك |
| Cesetler pişmanlık yüzünden gömülmedi, vahşi hayvanlardan korunmaları için gömüldü. | Open Subtitles | دفن الجثث ليس ندماً وإنما لحمايتها من الحيوانات البرية |
| pişmanlık duyduğunu görmeden hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | - أَحتاجُ لمعْرِفة بأنّك تَحسُّ ندماً. |
| Sende bir sürü pişmanlık var. | Open Subtitles | تضمرين ندماً هائلاً |
| Todd'un sanrısı bana pişmanlık gibi geliyor. | Open Subtitles | لكن أوهام تود تبدو لي ندماً |
| Neredeyse samimi bir pişmanlık seziyorum. | Open Subtitles | -يكاد يكون هذا (ندماً أصيلاً ). |