| Fakat sonunda ayrıldığımız vakit, bana kendi gözlüklerini verdi. | Open Subtitles | وعندما افترقنا في نهاية المطاف قدم لي نظارته المكبرة |
| Biraz önce buradan aynı arabayla giden adam, bizi gözlüklerini çalmakla suçlamıştı. | Open Subtitles | الرجل الذي غادر للتو اتهمنا بسرقة نظارته |
| Eğer oğlun gözlüğünü koyduğu yeri unutmasaydı havaalanına geç kalmazdık. | Open Subtitles | أتعلمي؟ سنتأخر على أختك فى المطار إن لم يتذكر ابنك أين وضع نظارته |
| Sonra adamın boynunu kırmaya gitti ama gözlükleri düştü. | Open Subtitles | إذاً لماذا هو هارب الآن ؟ حينها ذهب ليكسر عنق ذلك الرجل لكن نظارته سقطت |
| Onun genellikle kullandığı gözlüğü kontakt lenslere alışıncaya değin yedek olarak cebinde tutuyordu. | Open Subtitles | نظارته العادية احتفظ بها كدعم في جيبه حتى أصبح يستعمل العدسات |
| Okurken kendini kaptırıyor gözlüğüne dokunuyor ve aynı zamanda burnunu şöyle yapıyor. | Open Subtitles | ويكون منخرطًا بها يلمس نظارته ويحرك أنفه بالوقت ذاته مثل هذا، انظر |
| Kalça yüzeyi değiştirme ameliyatı sırasında güneş gözlüklerini çıkartıp hastanın testislerine koydu ve resmini çekti. | Open Subtitles | كان على الوشك أن يطرد لأنه خلال تصوير أشعة لورك مريض أخذ نظارته الشمسية |
| Ve sahaya baktığımda Ned'in orada gözlüklerini aradığını gördüm. | Open Subtitles | وفي نيد لا يزال هناك، تبحث فقط عن نظارته. |
| O, hep kendini toparlamak ve düşünmek istediği zaman gözlüklerini silerdi. | Open Subtitles | دائماً ما استخدم تنظيف نظارته كطريقة لتجميع شتات نفسه، ليفكّر. |
| Son kişiydi ve gözlüklerini kırmıştı. | Open Subtitles | -نعم. -لقد كان الرجل الأخير، وقد كسر نظارته. |
| Onun gözlüklerini çalmamalıydın | Open Subtitles | كان عليك ألا تاخذ نظارته يا جاك |
| gözlüklerini çıkarıp yeniden takacak. | Open Subtitles | انه يخلع نظارته و يرتديها ثانيه |
| gözlüğünü sokakta birine sattığına inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تصدّق بأنه باع نظارته في الشارع؟ |
| Madam Redfern kolayca gözlüğünü çalıp saatini de ileri alır. | Open Subtitles | كان من السهل على السيدة ريدفيرن سرقة نظارته, وان تقوم بتقديم ساعته ربع ساعة . |
| "Burnuna düşmüş gözlüğünü düzeltti hazırlanıp yüksek sesle okudu." | Open Subtitles | "لقد وضع نظارته على أنفه وقام بالنحنحة وقرأ بصوت عال.." |
| Sakin ol, gözlükleri olmadan bir şey göremez. | Open Subtitles | كلا.. كما أنه لا يمكنه الرؤية جيدا بدون نظارته |
| Sanırım Milhouse ile kalacağım. Ağladığı zaman gözlükleri buğulanıyor. | Open Subtitles | أعتقد أني سأبقى مع ميلهاوس، إن نظارته تشوش حين يبكي |
| Reilly'nin kafatasının arka kısmı bu lokantanın çatısına düştü. Aynı şekilde gözlükleri de. | Open Subtitles | مؤخرة جمجمة رايلي ، سقطت على سطح هذا المطعم ، وكذلك نظارته |
| Oraya gidersen gözlüğü nereden aldığını da sor. | Open Subtitles | إن ذهبت إليه، يمكنك أن تسألية عن مصدر نظارته. |
| gözlüğü olmadan hazırlanmış bir metni okumasının imkanı yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي احتمال أن يمكنه قراءة الخطاب بدون نظارته |
| Artık gözlüğüne bile ihtiyacı yok. | Open Subtitles | ولا يحتاج حتى إلى نظارته بعد الآن |
| Bir çocuğun tez elden okkalı bir ceza yemesi için bir çift kırık gözlük camı biçilmiş kaftandı. | Open Subtitles | لا شيء يكدّر طفلاً وينغص عليه حياته، مثل كسر نظارته! |
| Ates ederken olusan namludaki parlama, gözlüklerine yansiyor. | Open Subtitles | الوميض يُضيء في نظارته |