"نظر إليّ" - Translation from Arabic to Turkish

• bana baktı
• bana bakıp
• baktı bana

Şüpheli bir şekilde bana baktı. Fakat neyse ki bana inandı.
نظر إليّ نظرة شك لكن لحسن حظي، فقد صدقني

Biliyor musun, dün gece bana baktı.
تعلمون ، اللية السابقة نظر إليّ وبالكاد قد فتح عينيه

Hoşlandığım adam bana baktı. Bu benim için fazlaydı çünkü...
هذا الشخص الذي أحبّه نظر إليّ ولم أتحمّل ذلك

Bir gün, Vandervoort'ta çalışan bir adam bana bakıp, "Pardon efendim ben her gün bu işi yapıyorum ve siz 37 numara değilsiniz." dedi.
وذات يوم نظر إليّ كاتب من فاندرفورت وقال: عذراً، يا آنسة، أممم،

..ama bunun birinin bana bakıp da beğenmeyip geri vermesine benzemediğini söylemiştin.
ولكنك قلت أن الأمر وكأن أحدهم نظر إليّ وأعادني

Azraille görüştüm..bana baktı Beni almaya gelecek
قابلتُ عزرائيل. نظر إليّ نظرة تقطع الظهر, سوف يأخذني.

Ama gerçekti, biliyor musun? Evet, evet biliyorum. Sonra bana baktı ve dedi ki,
وكان لديه حاجبان كثيفان للغاية لكنه كان أمرا حقيقياً، أتعرف؟ نعم، أعرف .ثم نظر إليّ و قال

Duydum onu! Otuz bir çekerken onu yakalamışım gibi bana baktı.
لقد سمعته ولقد نظر إليّ كأنني امسكت به يستمني

bana baktı ve "Ben matematikçi değilim, matematik dehasıyım!"
نظر إليّ وردّ، "أنا لست رياضياتيًّا، أنا نابغة في الرياضيات!"

Ve o bana baktı ve sadece başını sağladı ve "İyi olacağız.
و نظر إليّ و أومأ برأسه و قال "سوف نكون على ما يرام.

Gitmeden önce bana baktı.
-لست متأكّدة، بينما هم مغادرون، نظر إليّ

Direk bana baktı. Gördün mü?
،لقد نظر إليّ مباشرةً هل رأيتِ ذلك؟

Sonra bana baktı ve dedi ki...
واصطدمت بالأثاث... ، ومن ثمّ نظر إليّ وقال:

Doğruca bana baktı! - Kan torbana baktı!
.لقد نظر إليّ مُباشرةً - .كان ينظر لحقيبة دمك -

Durdu ve bana baktı.
لقد توقف وَ نظر إليّ.

Geçen gün bana baktı ve şöyle dedi:
في يوم ما، نظر إليّ وقال

Gördüm onu, bana baktı.
رأيتُه. نظر إليّ مُباشرة.

.. ama bunun birinin bana bakıp da beğenmeyip geri vermesine benzemediğini söylemiştin.
ولكنك قلت أن الأمر وكأن أحدهم نظر إليّ وأعادني

O doğduğunda bana bakıp şunları söylediğini hatırlıyorum...
أتذكر عندما وُلدت، نظر إليّ وقال،

bana bakıp diyor ki...
: ثم نظر إليّ وقال

Ona minnet etmem gerekiyormuş gibi baktı bana.
نظر إليّ كما لو ينبغي أن أكون ممتنا له على ذلك