"نظن أننا" - Translation from Arabic to Turkish

• düşünüyoruz
• sanıyorduk
• düşündüğümüz
• düşündük
• sanırız
• sandığımız
• sandık

Bunu, atmosfere bir lazer doğrultup yapıyoruz. Biraz daha aydınlatırsak gerisini düzeltebileceğimizi düşünüyoruz.
نقوم بذلك بإطلاق ليزر الى الغلاف الجوي، و ما نظن أننا نفعله اننا اذا قمنا بزيادة اللمعان قليلاً سنصحح الباقي

Hepimiz, zar zor ayakta kalmaya uğraşıyoruz ve hepimiz yalnız olduğumuzu düşünüyoruz.
جميعنا نتماسك بالكاد وجميعنا نظن أننا لوحدنا

Bu şekilde kendimizi bombalardan ve onların yol açabileceği herhangi bir hasardan koruduğumuzu sanıyorduk.
بهذه الطريقة كنا نظن أننا نحمي أنفسنا من القنابل ومن أي ضرر من الممكن أن يلحق بنا

Şimdi size neden belki de düşündüğümüz kadar anlamadığımızı anlatmaya çalışacağım.
سأحول أن أشرح لماذا من المحتمل أننا لا نفهم بقدر ما نظن أننا نفعل.

Ve bizi birbirimize bağlayan bir şeyler yaptırmamız gerektiğini düşündük.
وكنا نظن أننا يجب أن نفعل شيئا الى توحيد صفوفهم

Bazen hayattan intikam aldığımızı sanırız.
بعض الأحيان نظن أننا .. نأخذ ثأرنا في الحياة

Fakat görünmez boyuta girdiğimizde aniden bildiğini sandığımız dünya değişmeye başlar
لكن خُض مغامرةً داخل ممكلة الخفاء، وسيتغير العالم الذي نظن أننا نألفه بغتة.

Üzgünüm ama buraya geldik çünkü onu bulduğumuzu düşünüyoruz.
أما آسف، لكننا هنا لأننا نظن أننا وجدناها

Bütün ağaçların köklerinin, bir tür elektro kimyasal bir bağlantı ile bağlı olduğunu düşünüyoruz.
ما نظن أننا نعرفه ، هو أن هناك نوع ما من الاتصال الكهروكيميائي بين جذور الاشجار

Suçların karışık olmasına dayanarak aradığımız zanlının en az 30'larının sonlarında olduğunu düşünüyoruz kurbanlara işkence ediyor.
بسبب الطبيعة المعقدة للجرائم فنحن نظن أننا نبحث عن جاني ذكر عمره 30 على الأقل

20'lerinin sonunda kimlik krizinden mustarip beyaz, homoseksüel bir erkek aramamız gerektiğini düşünüyoruz.
نظن أننا بحث عن رجل أبيض شاذ جنسيا في أواسط إلى أواخر العشرينات و يعاني من أزمة هوية

Komünizmle savaştığımızı sanıyorduk ama neticede mesele, kimin ne elde ettiğiydi.
كنا نظن أننا نحارب الشيوعية لكن في النهاية علمنا أن الحرب لأجل من ينال الغنيمة

Onun ölümünü incelediğimizi sanıyorduk ama az da olsa yaşıyor olma şansı olduğu ve tehlikede olmasının an meselesi olduğu ortaya çıktı.
كنا نظن أننا بالتحقيق في قضية موتها، ولكن اتضح هناك يمكن أن يكون فرصة ضئيلة أنها لا تزال على قيد الحياة و في خطر وشيك.

Savaştığımız şeyin bu olduğunu sanıyorduk.
وهذا هو ما كنا نظن أننا نقاتل ضده

Yaşadığımızı düşündüğümüz dünyada yaşamıyorduk.
فالفكرة كانت أننا لا نعيش فى العالم الذى كنا نظن أننا نعيش فيه

Son kalan erzaklarımızı ve işimize yarayacağını düşündüğümüz ekipmanları yüzeye ışınladık.
نقلنا بالشعاع آخر مؤننا، وكلّ ما نظن أننا سنحتاجه.

Bu çok hızlı dünyada, bildiğimizi düşündüğümüz günlük şeylerde bile saklı sürprizler var.
في هذا العالم بالغ السرعة هناك مفاجآت تتوارى حتّى في أكثر الأشياء اليومية التي نظن أننا نعرفها.

Çok fazla tasarruf yapan kişilerle ilgili bir sorunumuz olduğunu düşündük.
نظن أننا لدينا مشكلة الأشخاص الذين يدخرون أكثر مما ينبغي.

Tüm o büyük problemlerin çözüldüğü, tek kutuplu çağda yaşadığımızı düşündük.
كنا نظن أننا في عالم القطب الواحد، أين وقع إيجاد حلّ لجميع القضايا المهمة.

Bazen öğrenene kadar gerçeği istediğimizi sanırız.
أحياناً نظن أننا نريد الحقيقة حتى نعرفها

Bildiğimizi sandığımız Afrika... hâlâ sürprizlerle dolu.
قد تكون أفريقيا قارة نظن أننا عرفنا كل خباياها لكنها ما زالت مليئة بالمفاجآت

Altın madeni bulduğumuzu sandık.
لقد كنّا نظن أننا سنصنع ذهبًا منه