| Misafirlerinden biriyle çok iyi vakit geçiriyordum. - Evet, bu Jake. | Open Subtitles | نعم انا استمتع بوقتى مع احد ضيوفك هنا نعم هذا جاك |
| Evet, bu da şu Cadı ile yaptığım her iş gibi kötü sonuçlandı. | Open Subtitles | نعم , هذا العمل إنتهى في الحضيض مثل كل عمل مع هذه الشمطاء |
| Evet bu doğru, sibersuçlular da Noel partileri yapar, ortaya çıkardığımız üzere. | TED | نعم هذا صحيح، مجرمو الإنترنت لديهم حفلات كريسماس، كما تبين لنا. |
| - Evet aynen öyle! Vur-kaç sonuçta! Bu işin şakası olmaz. | Open Subtitles | ـ نعم هذا ما نريده ـ الدهس ثم الهرب، ليس مزاح |
| öyle, şu arabaya eşeği bağladın mı, her yere gidersin. | Open Subtitles | نعم هذا صحيح العمل في مثل مهنتنا يتطلب الذهاب الى كل مكان |
| - Tamam, o zaman ben dışarıya bakayım, sen bodruma bak. - Bu farklı oldu işte. | Open Subtitles | ـ حسناً , أنا سأفتش بالخارج وأنت بالداخل ـ نعم هذا مختلف |
| - Evet, o sensei. - Ulusal Şampiyonayı yeni kazandı. | Open Subtitles | نعم هذا هو المعلم، إنه المصنف الأول على المستوى المحلي |
| İşte bu. Bebeğim, baban kim? | Open Subtitles | نعم هذا ما اتحدث عنه يا فتاتي من والدك ؟ |
| Biliminsanları "Evet, bu doğrudur." | TED | يمكن أن يقول العلماء . نعم .. هذا شئ حقيقي |
| Evet, bu doğru. Şaka yaptığımı mı düşünüyordun? | Open Subtitles | نعم هذا صحيحي ماذاـ اتعتقد اني امزح هاه ؟ |
| Beyler, buyurun. Evet, bu valinin koltuğuydu. | Open Subtitles | ايها السادة تفضلوا نعم, هذا كان كرسي الحاكم |
| - Son zamanlarda bir sürü kamyon kaybettik. - Evet, bu doğru. | Open Subtitles | فقدنا شاحنات كثيره في الاشهر الاخيره نعم , هذا صحيح |
| Evet, bu kaçık bizi yaklaşık 13,000 dolar içeri soktu. | Open Subtitles | نعم, هذا الغريب كبدنا خسائر بـحوالي 13.000 دولار |
| - Evet, bu ölmüş. - Çıkaralım. | Open Subtitles | . ـ نعم, هذا الرجل ميت . ـ من الأفضل أن نُخرجه من هنا |
| Evet, o öyle söylüyordu ama... bu bana pahalıya patlamıştı ve emin olmak istedim. | Open Subtitles | نعم . هذا ما قالته و لكنها كلفتني الكثير و قد أردت أن أتأكد |
| - Niye öyle olduğunu bilememiştin değil mi. | Open Subtitles | إنك تمزق الجزء الدوار وأنت لا تفهم لماذا نعم , هذا صحيح |
| Eğer 17 yaşındaki bir zenciysen öyle. | Open Subtitles | اذا كنت فتى اسود وبعمر ال17 وتسريحتك كهذه التي عندي , نعم هذا ضد القانون |
| - öyle yapıyorum. - Olamaz. Çok özenli kayıtlar tutuyoruz. | Open Subtitles | نعم هذا لا يمكن ان يحدث , نحن نهتم بالتسجيل بعناية |
| - Umarım bir adamı vurmak zorunda kalmazsın. - Evet, babam da öyle söylüyor. | Open Subtitles | . دعنا نتمنى بأنك ما يجب أن تضرب رجل نعم هذا ما يقولة أبى |
| - Bu ölmüş. - Onu çıkartsak iyi olacak. | Open Subtitles | ـ نعم, هذا الرجل ميت ـ من الأفضل ان نخرجه من هنا |
| - Bu harika görünüyor. - Evet, iyiye benziyor. | Open Subtitles | أوه , هذا يبدو رائعا نعم , هذا يبدو جيدا حقا |
| Evet, o eski bir işti. Benim kararım değildi. Başka ne var? | Open Subtitles | نعم هذا أمر قديم و أنا لم اُرده , ماذا لديك أيضاً؟ |
| İşte bu yüzden ödevimi yapamadım. | Open Subtitles | نعم , هذا هو السبب في انني لا وقد واجباتي المنزلية. |