| Görünen o ki, öngörülemezlik içinde yaşadığımız dünyayla her yönden sıkıca bağlıdır. | Open Subtitles | بدا عدم التنبؤ كحبل خانـق فى كـل جوانـب ومجالات الحياة التى نعيشها |
| yaşadığımız hayatın kalitesini belirleyen budur -- zengin ya da fakir, ünlü ya da tanınmamış, sağlıklı ya da acı çekiyor olmamız değil. | TED | ان هذه الطريقة تحدد نوعية و جودة الحياة التي نعيشها ليس ان كنا اغنياء او فقراء مشهورين او مجهولين أصحاء أو مرضى |
| Kadınlara bağımlı, gülünç hayatlar yaşıyoruz. | Open Subtitles | غريبة هي حياتنا التي نعيشها, متشبّثين بالنساء. |
| Gözümüzü kapattığımızda gördüğümüz rüyayı bugün yaşıyoruz | Open Subtitles | الاحلام التى رأيناها معصوبين نعيشها الان |
| Hayat, hakkında düşünmek için çok kısa. Sadece yaşayalım. | Open Subtitles | الحياة قصيرة جداً لكي تقضيها بالتفكير بشأنها، دعينا فقط نعيشها |
| Betty, bu makaleyi yazacaksak, onu yaşamalıyız, buna her şey dahil, eğlence, sanat, moda, seks. | Open Subtitles | بيتي، اذا كنا سنكتب تلك المقالة فيجب ان نعيشها ذلك يعني كل شيء.. متعة، فن، أزياء |
| Böyle bir hayat yaşamak gerçekten yaşamak demek değil midir? | Open Subtitles | أليست هذه هي الحياة التي أردنا أن نعيشها على هذه الأرض ؟ |
| Böylece yaşamaya değer bir hayatın nasıl mümkün olduğunu anlamakla ilgilenmeye başladım. | TED | ولذلك أصبحت مهتمًا بفهم الأمور التي تساهم في خلق حياة جديرة بأن نعيشها. |
| Şu an içinde yaşadığımız kültür, doğaçlamanın müziği ile dolu dilimlenen, küp küp doğranılan, kat kat kesilen ve kim bilir dağıtılan ve satılan. | TED | ان الثقافة التي نعيشها الآن تعج بالموسيقى المرتجلة التي تم تشريحها و تقطيعها الى طبقات و توزيعها و بيعها والله اعلم |
| Kadınların ihtiyaçları hakkında konuştuğumuzda, yaşadığımız diğer kimlikleri de düşünmek zorundayız. | TED | عندما نتحدث عن احتياجات المرأة، علينا أن ننظر بعين الاعتبار إلى الهويات الأخرى التي نعيشها. |
| Birlikte yaşadığımız kurallar yeni gelene keyfi görünebilir ama çok acımasızca öğrendik ki tam itaat olmaksızın burada hayatta kalmayı umut edemeyiz. | Open Subtitles | القوانين التي نعيشها هنا ربما ، تبدو إستبدادية للقادمين الجدد لكننا تعلمنا أن ، بدون النظام الصارم |
| Seçtiğimiz hayat bu, yaşadığımız hayat. | Open Subtitles | هذه هى الحياة التى اخترناها الحياة التى نعيشها |
| İnsanların emek harcamadan bir şeyler elde etmek istemesi yüzünden bu belayı yaşıyoruz. | Open Subtitles | سأخبرك بأمر ما .. رغبة الناس بشيء بدون سبب هو ما قادنا لهذه الفوضى التي نعيشها الأن. |
| Sanırım aklında bir şeyler vardı. Çok zor zamanlarda yaşıyoruz. | Open Subtitles | أظن أن ثمة خطب في رأسه، يا لها من أوقات عصيبة هذه التي نعيشها! |
| Onu yaşıyoruz. Canlı, gerçek, nefes alıyor. | Open Subtitles | نحن نعيشها إنها حية، حقيقية، إنها تتنفس |
| Yaşam Hayattakiler İçindir, Sevgilim, O Zaman yaşayalım Onu-! | Open Subtitles | و الحياة لهؤلاء الذين يعيشونها لذا دعينا نعيشها |
| Sadece yaşayalım Onu, Gerçekten yaşayalım Onu-! | Open Subtitles | دعينا نعيشها - دعينا نعيشها بالفعل - |
| "Onlarla birlikte yaşayalım." | Open Subtitles | "دعينا نعيشها معاً". |
| Yani, hayatı en iyi şekilde yaşamalıyız. | Open Subtitles | لذا يجب علينا أن نعيش أفضل الحياة التي نستطيع أن نعيشها |
| Yaşayacağımız tek hayat bu yaşadığımız bu yüzden tutunmalıyız ve şansımız varken yaşamalıyız. | Open Subtitles | الحياة الوحيدة التي لدينا، هي التي نعيشها الآن. لهذا يجب أن نستغلها، و نعيشها. |
| Oprah, anı yaşamak için yaşayın diyor. | Open Subtitles | أوبرا تقول أنه علينا ان نعيش من أجل الحياة التي نعيشها اليوم |
| Hayatımızı istediğimiz gibi yaşamak en doğal hakkımız... | Open Subtitles | الهنا الذي وهبنا الحياة, يجب ان نعيشها صح. |
| Hayat, yaşayanlar içindir yaşamaya devam edelim | Open Subtitles | و الحياة لهؤلاء الذين يعيشونها لذا دعينا نعيشها |
| Ben hayatı yaşamaya değer kıIan küçük ve güzel şeylerden bahsediyorum. | Open Subtitles | لا , أنا اتحدث عن الاشياء الصغيرة الجميلة التى تجعل الحياة تستحق أن نعيشها |