| Sen burada olacaksın, ben Amerika'da, altı ay ayrı kalacağız! | Open Subtitles | ستكونين هنا وسأكون بأمريكا قد نفترق لستة اشهر |
| En iyisi ayrılalım, böylece 15 kilometre yürümek zorunda kalmam. | Open Subtitles | لمَ لا نفترق لكي لا أضطر لأمشي 10 أميالٍ هنا |
| Asla birbirimizden ayrılmayacağız, tek bir saat için bile. | Open Subtitles | لكن ستكون الأمور مختلفة معنا لن نفترق أبداً ليس حتى لساعة |
| Düşman gibi ayrılmak istemiyorum. | Open Subtitles | لقد تعلمت كثيرًا منكِ دعينا لا نفترق كأعداءٍ |
| - Burada herhangi bir yerde olabilir. - Ayrılıp, bakalım. | Open Subtitles | من الممكن أن يكون فى اى مكان هنا دعونا نفترق ونبحث حولنا |
| Yarın ayrılmalıyız. Farklı yönlere gider, buradan kurtulmaya çalışırız. | Open Subtitles | غداً سوف نفترق نذهب باتجاهات مختلفة لنبتعد من هنا |
| "Ancak ayrı kaldıkça, ne kadar olabilirse o kadar sıradanlaşıyorum." | Open Subtitles | "لكن ما أن نفترق حتى تفقد الحياة أى بهجة لها" |
| Geri kalanımız birlikte ama ayrı hareket ediyormuş gibiydi. | Open Subtitles | وبقينا نحن مع بعض، ولكن الوضع بدا وكأننا بدأنا نفترق. |
| Biliyor musun, şimdi aklıma geldi de 18 yıldır bir gece bile ayrı kalmamıştık. | Open Subtitles | لقد أدركت أننا لم نفترق لليلة واحدة خلال 18 عام. |
| Arkadaş olarak ayrılalım. İşleri aceleye getirmeyelim. | Open Subtitles | دعنا نفترق كصديقين لا يجب أن نتهور بتصرفاتنا |
| Henüz değil. Sen eve varmadan hemen önce ayrılalım. | Open Subtitles | ليس بعد دعنا نفترق قبيل وصولك إلى المنزل |
| Bizi evlendirmesi için papazı bulacağız ve hiç ayrılmayacağız. | Open Subtitles | وسنجد كاهن كي يزوّجنا وسوف لن نفترق أبداً |
| Bir dahaki karşılaşmamızda, kurtçuklar etinle beslenene kadar ayrılmayacağız. | Open Subtitles | في المرة القادمة، لن نفترق حتى أرى الدود يتغذى على لحمك |
| ayrılmak istiyorsan, birlikte bir yere gidebiliriz. | Open Subtitles | إذا أردت أن نفترق , يمكننا أن نذهب سويةً إلى مكان ما |
| Pekâlâ, tamam. Her halükârda işimize gelecek ve öngördüğüm yegâne seçenek, ayrılmak zorunda olmamız. | Open Subtitles | حسناً , الطريقة الوحيدة التي أجدها جيدة هي أن نفترق |
| Ayrılıp nereye gideceğiz? | Open Subtitles | سنفترق مثلما اتفقنا, عندما تصبح الأشياء نفترق, الى أين؟ |
| ayrılmalıyız, böylece daha çok alana bakarız. | Open Subtitles | يجب أن نفترق سنغطي مساحة أكبر بهذهِ الطريقة |
| Yakınında olmalıyım ki, ne olursa olsun bir an bile ayrılmayalım. | Open Subtitles | لابد أن أكون بجانبك مهما حدث لن نفترق ولو للحظة |
| Öyle anlar oluyor ki, acaba ayrılmamız daha hayırlı olmaz mı diye soruyorum kendi kendime. | Open Subtitles | في بعض الأحيان أتساءل إن كان من الأفضل لنا أن نفترق |
| Yollarımız Ayrılmadan önce istediğin son bir şey var mı? | Open Subtitles | هل لديك شيء تقوله يا آرثر الصغير قبل أن نفترق |
| Para bende. Bu işi tamamlayıp dostça ayrılıyoruz. | Open Subtitles | لدى المال , نتم الأمر الآن و نفترق كأصدقاء |
| Ne yaşarsak yaşayalım, bir saniye bile asla ayrılmadık. | Open Subtitles | ومهما كان الوقت لم نفترق أبداً ، حتى ولو للحظة واحدة. |
| O hâlde yollarımız burada ayrılıyor. | Open Subtitles | لكني أعلم أنك لن تفعل ذلك، لذا هنا حيث نفترق |
| Evet, onun için zor olmalı. İlk kez tanıştığımız o günden beri hiç ayrılmamıştık. | Open Subtitles | نعم ، مؤكد أنه كان قاسيا اٍننا لم نفترق قط |
| Şimdi dağılalım, gece yarısı yine burada buluşuruz. | Open Subtitles | دعونا نفترق ونجتمع مره أخرى في منتصف الليل |
| Bak, anlıyorum. Üzgünüm. Ama ayrılamayız. | Open Subtitles | أتفهم ذلك، إنّي آسف، لكن لا يتعيّن أن نفترق. |