| Milner'ın cezasını tutukluluğa çevirmediğim sürece iç tüzük, sürgün edilmesi gerektiğini belirtiyor. | Open Subtitles | حتى قمت بتخفيض عقوبة ميلتر في السجن القانون يقول كان يجب نفيه |
| - Belki onu sürgün edemediler. - Belki de umursamıyorlar. | Open Subtitles | لا أدرى , ربما لم يستطيعوا نفيه بالكامل ربما لا يهتمون |
| Hala resmi olarak, sürgün edilmiş kabul ediliyorsunuz. | Open Subtitles | رسميا ً، أنت مازلت مسجل كشخص غير مرغوب به ، تم نفيه |
| Suçlu FLN'nin otoritesine karşı çıkmıştır suçlu alenen silahlı mücadelenin gerekliliği inkar etmiştir. | Open Subtitles | "بسبب رفض المتهم الإنصياع لأوامر "جبهة التحرير"" "وكذا نفيه أهمية الكفاح المسلح علنا" |
| -Bir kavgaya girişti ve on yıllığına Limni adasına sürgüne gönderildi. | Open Subtitles | ثم تخاصم مع أحدهم فتم نفيه إلى جزيرة ليمنوس لمدة عشر سنوات |
| Ancak İtalya'ya sürülmüş ve bir daha Amerika'ya dönemeyeceği belirtilmişti. | Open Subtitles | لكن تم نفيه إلى إيطاليا ولا يمكنه العودة إلى أمريكا |
| İşte bunu ne onaylayabilir, ne de reddedebilirim. | Open Subtitles | هذا الذي لايمكنني تأكيده أو نفيه |
| "...kaçak mahkumlar Michael Scofield ve Lincoln Burrows'un Adli Makam yetkililerince otelden çıkarıldıkları yönündeki iddiaların tamamen asılsız olduğu açıklandı. | Open Subtitles | من قبل المدانين الهاربين (لينكولن بوروز) و (مايكل سكوفيلد) تم نفيه فوراً من وزارة العدل |
| 3 yıl önce,alçak Nasser tarafından sürgün edildi | Open Subtitles | لقد تم نفيه خارج البلد منذ 3 سنوات على يد ناصر! |
| Onu boyunduruğa götür. Bu, sürgün işlemi için delil olacak. | Open Subtitles | خذه وقيده،هذه ستكون دليلا في عملية نفيه |
| 300 yıl önce sürgün edildi. | Open Subtitles | لقد تم نفيه منذ 300 سنة |
| sürgün edildi ve öyle olacak! | Open Subtitles | سيتم نفيه هذا ما سيحدث |
| Artık söylenecek bir şey yok, o sürgün edildi. | Open Subtitles | لا يوجد ما يقال فهو تم نفيه |
| sürgün edilecek! | Open Subtitles | سيتم نفيه هذا ما سيحدث |
| Kardeşi, vatan haini olarak cezalandırıldı ve sürgün edildi. | Open Subtitles | لقد حوكم أخاه وتم نفيه كخائن |
| Jersey'den sürgün edildikten sonra, masa seanslarına katılmış. | Open Subtitles | (عندما تمّ نفيه إلى جزيرة (جيرزي ،استغل الوضع |
| Başbakan bu haberi ne doğruluyor ne de inkar yoluna gidiyor. | Open Subtitles | وانه لم يتم تأكيد الخبر او نفيه من قبل المستشار |
| - Bir de odasına sürgüne mi yollayalım-- | Open Subtitles | وبالتالي فكرة نفيه الى غرفة خاصة به حسنا . |
| Yaşıyor, sağlıklı, şehirden yeni sürülmüş. | TED | كان حيًا، إنه بصحة جيدة، لقد تم نفيه من المدينة فقط. |
| İşte bunu ne onaylayabilir, ne de reddedebilirim. | Open Subtitles | هذا لايمكنني تأكيده أو نفيه |
| "...kaçak mahkumlar Michael Scofield ve Lincoln Burrows'un Adli Makam yetkililerince otelden çıkarıldıkları yönündeki iddiaların tamamen asılsız olduğu açıklandı. | Open Subtitles | من قبل المدانين الهاربين (لينكولن بوروز) و (مايكل سكوفيلد) تم نفيه فوراً من وزارة العدل |
| Efendi Yu Anubis'in sürgünden döndükten sonra Konsey'e girmesine karşı çıkan tek Düzen Efendisi'ydi. | Open Subtitles | اللورد يو كذلك كان الوحيد بين لوردات النظام الذي عارض رغبات أنوبيس لكي يعيدوه لمنصبه بعد أن تم نفيه إنها قصة طويله |
| Birkaç gün önce Afgan Hükümetinin Matt'i resmi olarak ülkeye geri davet ettiğini söylemekten mutluyum. Ayrıca onun sınır dışı edilme kararını da geri çektiler. | TED | و أنا سعيدة لأقول في الأيام القليلة الماضية، قامت الحكومة الأفغانية بدعوته رسمياً إلى العودة إلى البلاد و أنهم تراجعوا عن قرار نفيه. |