| Daha az çalışma saatleri mi, daha uzun lolipop çubukları mı, yoksa farklı tatlar mı istiyorlar acaba? | Open Subtitles | هل يحتاجون لساعات أقل أو عِيدان أطول أو نكهات مختلفة ؟ |
| On numara! Yeni tatlar üzerinde çalışıyorum. Birinin o tatları kontrol etmesi gerek. | Open Subtitles | أنا أعمل على نكهات جديد و بحاجة لمن يتذوقها |
| İşleri her ay üç yeni lezzet keşfetmek olan dondurmacı bilim adamları tutuyorlar. | Open Subtitles | لديهم علماء مثلجات يحاولون اختراع ثلاث نكهات جديدة في كل شهر |
| Mavi ve kırmızı renktir, canım. aroma değillerdir. | Open Subtitles | الازرق والاحمر الوان يا عزيزتي وليست نكهات |
| Bugün, çok düşük bir fiyatla tanesi 6$, ikisi 10$'a dört farklı aromalı dudak parlatıcılarımızı sunuyoruz: | Open Subtitles | اليوم, من أجل السعر المنخفض جداً للواحدة لـ6 وللاثنتين 10 دولارات نحن نُطلق نكهات مرطب الشفاه خاصتنا |
| Jöleli bir şeker. Beş ayrı tat olarak çıkıyor. | Open Subtitles | إنها حلوى هلامية، بها خمس نكهات |
| Nanevatif. | Open Subtitles | نكهات. |
| Bizim dünyamızda buz dediğin ya topraklı olurdu ya da çamurlu. | Open Subtitles | في عالَمنا كانت نكهات الثلج المتاحة هي الممتزجة بالتراب والطين |
| Hatta, böyle egzotik tatlar olmadan hayatımı nasıl geçirmişim bilemiyorum. | Open Subtitles | في الواقع، لا أدري كيف مضيت لهذا الحد في حياتي بدون تجربة نكهات غريبة كهذه حسناً، إذاً ما المشكلة؟ |
| Ve farklı tatlar içeren peynirlerle yaptığımız deneylerden sonra, farkettim ki, bu direkt bir atak. | TED | وبعد عدة نكهات من الجبن التي قدمناها للدودة - عدة انظمة - لاحظنا .. ان هذه الدودة ليست دودة هجوم عشوائية بل موجهة |
| yeni sakız tatları veya Coca Cola için yeni tatlar geliştirirken izlemek, Kosovalılar ve Batı Sahra'daki Sahraviler için yeni stratejiler geliştirmeme yardımcı oldu. | TED | وهم يطورون نكهات جديدة لعلكة " ريلي " ونكهات جديدة " للكولا " والتي ساعدتني اكتشاف استراتيجيات حل جديدة للكوسوفين وللصحراوين في الصحراء الغربية |
| Hayır, geçmişe duyulan özlem, lezzet eksikliğini telafi ediyor ve tüm eksik parçaları yeniden oluşturması için beyni uyarıyor. | Open Subtitles | كلا، الحنين يعوض عن عدم وجود نكهات و يحفز الدماغ على إيجاد القطع المفقودة |
| Böyle sulu tatları vardı. | Open Subtitles | البطيخ؟ هذه نكهات للشراب المثلج |
| Ayrıca dört farklı aroma var. | Open Subtitles | وهنالك أيضاً أربع نكهات مختلفة |
| Dünyadaki bir insan neden erkek aromalı bir yoğurt istesin ki? | Open Subtitles | لما في العالم سيريد أى أحد زبادي له طعم كـرجل؟ لا، إنها نكهات الرجل، مثل هامبرجر البرجر بالجبنة، |
| Jöleli bir şeker. Beş ayrı tat olarak çıkıyor. | Open Subtitles | انها حلوى هلام تأي بخمسه نكهات |
| "Nanevatif." | Open Subtitles | "نكهات". |