| Yani şöyle ki: Kaynayan bir nehir olmasını bekleyemeyiz. | TED | وبالتالي، ينبغي علينا أن لا نتوقع روية نهرٌ يغلي. |
| Arkalarında nehir varken, geri çekilme şansları yokken saldırıyorlar. Savaş sanatından bihaber mi bunlar? | Open Subtitles | القتال وخلفنا نهرٌ ولا خيار للهروب ، هل حقاً يعلم فنون القتال ؟ |
| Yani önce sel olup akmış, sonra da alev almış. Ve şimdi sıcak darjeelingden bir nehir akıyormuş Cambridge Massachusetts'e doğru. | Open Subtitles | لقد فاض، ثمّ شبّ فيه اللهب، و هناك نهرٌ من الشراب الحارّ يمرّ بـ "كامبريدج |
| Şeytan oğlan. Sana nehir yasak. | Open Subtitles | أيها الفتي الطالح" "لن يكون لك نهرٌ ابداً |
| Bu nehir değil küçük bir nehir. | Open Subtitles | أمامنا نهرٌ وليس بالنهر الصغير |
| Bu bir nehir. | TED | هذا نهرٌ أيضاً |
| Sanki üzerine doğru gelen bir nehir var gibiydi. | Open Subtitles | وكأنهُ نهرٌ يندفعُ نحوكَ |
| Yakında bir nehir var, oraya atarız. | Open Subtitles | هناكَ نهرٌ قريب، سنرميهِ هناك |
| O yol değil. Çamurlu bir nehir. | Open Subtitles | -هذا ليس طريقاً ، إنـّه نهرٌ من الوحل . |
| nehir. | Open Subtitles | نهرٌ. |
| nehir! | Open Subtitles | نهرٌ... |