| Bu güzel ama kabul etmek gerekir ki kimse bu şekilde konuşmaz | TED | هذا جميل، ولكن دعونا نواجه الواقع ، لا أحد يتحدث بهذه الطريقة |
| Çünkü, kabul etmeliyiz ki vücudumuzdaki kanser hücreleri plastik tabaklara yapışıp kalmıyor. | TED | دعونا نواجه الأمر، الخلايا السرطانية في أجسامنا لا تلتصق على أطباق بلاستيكية. |
| Yaşamlarımız boyunca önemli sonuçları olan çok önemli kararlarla karşı karşıyayız. Ve bu kararlarla baş etmek için bir takım stratejilerimiz var. | TED | نحن نواجه قرارات بالغة الأهمية و لها عواقب هامة طوال حياتنا. و لنا استراتيجيات للتعامل مع هذه القرارات. |
| Haydi şununla yüzleşelim: Diyetler işe yarasaydı; hepimiz çoktan incecik olmuştuk. | TED | دعونا نواجه الأمر: إذا الحميات فعلاً كانت تعمل، فلكنا جميعاً نحفاء. |
| Ben ve iki eşim aynı fikirde olma konusunda zorluk yaşıyoruz. | Open Subtitles | لذا , أنا و زوجاتى نواجه مشاكل فى النظر لبعضنا البعض |
| Bu değişen dünyada dengeyi gözetirken çok ağır seçimlerle karşı karşıya kaldık. | Open Subtitles | في سبيل إحداثِ توازنٍ مع هذا العالم الجديد نواجه اليوم خياراتٍ صعبة |
| Sonuçlar ile yüzleşmeliyiz, ve hazırlanmaya başlamalıyız. | TED | علينا ان نواجه عواقب هذا في المستقبل والافضل ان نبدأ بالاستعداد الآن |
| yüzleş artık, çocuğunuz eline bir silah alacak. Bu bir gerçek. | Open Subtitles | دعنا نواجه الامر ،ولدك سوف يستخدم مسدسك هذه حقيقة |
| Ama kabul etmeliyiz ki tüm olanlardan sonra, onu tekrar yakalamamız mümkün değil. | Open Subtitles | ولكن علينا أن نواجه الواقع لم نستطع تكرار التجربة هنا بسبب كل ماحدث |
| Bu kadar açık konuşmak istemezdim, ama durumu kabul etmek lazım. | Open Subtitles | أكره أن أكون وقحاً في هذا و لكن دعنا نواجه الأمر |
| kabul et, orada pek de bir şey yok zaten. | Open Subtitles | دعنا نواجه الأمر .. ليس هناك الكثير من الأفكار هناك |
| Bu çok hoş olurdu Mel ama... kabul edelim sen bir korkaksın. | Open Subtitles | أوه، وهذا هو الحلو منكم، ميل، ولكن دعونا نواجه الأمر، أنت وس. |
| Hepinizin farkında olduğu gibi, zorlu ekonomik zamanlarla karşı karşıyayız. | TED | كما تعلمون جميعاً، نحن نواجه ظروفاً اقتصادية صعبة |
| Daha önce hiç karşılaşmadığımız sayıda felaketle karşı karşıyayız. | TED | أننا نواجه لم يسبق له مثيل عدد من الكوارث. |
| Şununla yüzleşelim: bu devasa, yavaş işleyen toplumsal sağlık krizi olağanüstü hâldir. | TED | دعونا نواجه الأمر: أزمة الصحة العامة الضخمة التي نعيشها هي من الطوارئ التي تواجه الأمة. |
| Şununla bir yüzleşelim: Evrimsel devamlılığı reddedersek kendimizdeki sevgiden mahrum kalırız. | TED | دعونا نواجه ذلك: إذا أنكرنا اتصال التطور، فإننا نعبث بجزء محرج من ذواتنا. |
| Bu durum 1930'ları yeniden yaşıyoruz demek değil. | TED | وهذا لا يعني أننا نواجه الآن إعادة لثلاثينيات القرن 20. |
| O an harekete geçmek gerçek sorunla karşı karşıya kalmak ve kimseye güvenmeden kendi başımıza bunlarla savaşmamız demekti. | Open Subtitles | التعاون هو مانحتاجه الآن عندما لا نستطيع الإعتماد على أي أحد آخر علينا أن نقف و نواجه الموتى الأحياء |
| Küçüğüm, bunu en az senin kadar ben de istedim... ama gerçeklerle yüzleşmeliyiz. | Open Subtitles | انا اشعر بالحسرة كما تشعرين بها أنتي ولكن علينا ان نواجه الواقع |
| Ve sen... seni seviyorum ama şununla yüzleş, itici birisin. | Open Subtitles | أناأحبك، لكن دعنا نواجه الأمر ، أنت كالغبي |
| Çok sadıksın, ama belki de gerçeklerle yüzleşmek daha iyi olur. | Open Subtitles | هذا شعور وفى منكى . لكن من الأفضل أن نواجه الحقائق |
| Fakat günümüzde hâlâ bazı bulaşıcı hastalıklar ve kanserin farkına varma ve teşhis koyma aşamalarında büyük zorluklar ile karşılaşıyoruz. | TED | لكننا ما زلنا نواجه اليوم تحديات كثيرة في كشف وتشخيص العديد من الأمراض التي تهدد الحياة مثل الأمراض المُعدية والسرطان |
| Görüyorsunuz, Bu kıtada, biz hikayeyi daha iyi anlatabiliyoruz, çünkü şartlarla biz yüzleşiyoruz ve şartları biz görüyoruz. | TED | أنت تعلم، نحن في القارة قادرين على أن نروي القصة بصورة أفضل نظراً لأننا نواجه الظروف ونحن نرى الظروف. |
| O zaman bu karışıklıklarla birlikte yüzleşeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | إذاً يجب علينا أن نواجه هذهِ التعقيدات معاً، أليس كذلك؟ |
| Hayatlarımızda birçok yangınla karşılaşırız ve kendimizi test ettiğimizde ve korkularımızla yüzleştiğimizde, bu yangınlar çoğunlukla bizi yakmazlar. | Open Subtitles | .جميعناتحديناجميعالصعابالتيواجهناها. عندما نمتحن عندما نواجه مخاوفنا و عادة لا نتأذي منها |
| Şeytan'la yüzleşmemiz gerektiğini onlar söylerdi. | Open Subtitles | انهم هم من قالوا اننا يجب ان نواجه الشيطان |
| Üzerinde etkimiz veya kontrolümüz olmadığını düşündüğümüz çok büyük bir zorlukla karşılaştığımızda aklımız bizi korumak için küçük bir numara yapabilir. | TED | عندما نواجه تحديًا هائلًا ونشعر أننا لا حيلة أو سيطرة عليه، يقوم عقلنا بخدعة صغيرة ليحمينا. |
| Şilepte denizle mücadele edersin. Ama burada adamlarla mücadele edersin. | Open Subtitles | فى الناقله كنا رجالا نواجه البحر أما هنا فنحن رجال نواجه رجال |