| Bu sigorta şirketi, Norah. Bize tonla iş bulabilirler, şansımızın döndüğü an bu. | Open Subtitles | نوره هذه شركة تأمين، يمكنها منحنا الكثير من العمل، هذه فرصتنا |
| Benim bir partiye katılmam gerek ve Norah'nın da işi var. | Open Subtitles | ترى، لدي حفلة الطفل تلك، و نوره لديها عمل |
| Yemekten sonra Norah ve Oscar Santa Peed oynadılar ve ilk harf olarak "g.ö.t" yazınca başları derde girdi. | Open Subtitles | بعد العشاء لعبت نوره و أوسكار سنتا بيد لكن الأغبياء هناك اختلقوا لنا مشكلة كبيرة مع المدير |
| Ölmek üzere olan ışığını yeni bir muma aktarması için ölüme ümitsizce yalvardı. | TED | ترجى الموت بيأس أن ينقل نوره المحتضر إلى شمعةٍ جديدة. |
| - Bu Nora Ephron değil. | Open Subtitles | وليليمينا يفترض ان تكون في موعد غداء مع نوره العتيبي هذه ليست نوره العتيبي 287 00: |
| Ve şimdi her şeyin açık olmasına yardımcı olmak için karşınız da bir zamanlar Bush Konuşma yazarı, Norah Moody. | Open Subtitles | والآنلإيضاحكل شيء معناواحدةمن كتابخطاباتبوش، نوره مودي |
| Norah hemen televizyonu aç. | Open Subtitles | - مرحبا نوره افتحي التيلفيزيون على القناة 65 |
| Kimse sana azimli ya da akıllı olmadığını söylemedi Norah. | Open Subtitles | (لم يقل احد انكِ لم تكوني مندفعةً أو ذكيةً (نوره |
| - Tabii ya. Norah ve bir polis. İyi fikir. | Open Subtitles | - نوره مع شرطي، يا لها من فكرة جيدة |
| Norah her şeyi mahvetti. | Open Subtitles | هل هو ... لقد افسدت نوره كل شيء |
| Tamam Norah, sana biraz gaz vereceğim. Acını azaltacaktır. | Open Subtitles | حسناً يا ( نوره ) أنا سوف أعطيك بعض الأكسجين ، سوف يساعد على الألم |
| - Çok hızlı geliyor. - Tamam Norah, ittir. İttir. | Open Subtitles | -إنه قادم بسرعة حسناً يا ( نوره ) ادفعي ، ادفعي |
| Norah, bunun için toplu bir merasim yapmamıza gerek yok. | Open Subtitles | (نوره) أنا لاأعتقد أننا نحتاج احتفالاً عاماً لنقوم بذلك |
| Ve eğer kalbi kırılacaksa neden olanları Norah'a söyleyeyim ki? | Open Subtitles | ولماذا احتاج أن أخبر ( نوره ) اياُ من ذلك إذا كان هو فقط سوف يكسر قلبها ؟ |
| Yapma Norah. Özel klinikteyim. Hastaların bana ihtiyacı var. | Open Subtitles | حسناُ يا ( نوره ) إنها العيادة الخيرية المرضى لدي يحتاجوني |
| Gerçi yarın bütün gün evdeyim, Norah. | Open Subtitles | ومع ذلك أنا سوف اكون متواجداً طيلة صباح الغد يا (نوره) |
| Bir televizyon, ama sadece ışığını görebiliyorum. Geç saatlere kadar televizyon seyrediyor. | Open Subtitles | تلفاز، لكنّي أرى نوره فقط تسهر على مشاهدة الأفلام |
| O'nun ışığını içime çekerim... ve cennet kanunlarını savunmaya ant içerim. | Open Subtitles | لإدخال نوره إلي. وأقسم على صيانة قوانين السماء. |
| Ofisteki herkes muhteşem Nora Ephron'la yemek yiyeceğimi sanıyor. | Open Subtitles | This is just so decadent. كل الي في المكتب يضنون اني في مع الرائعه نوره العتيبي |
| O'nun nuru sizi arındırsın, günâhlarınızı affetsin, böylece uzun süredir bulunan sonda kurtuluşa eresiniz. | Open Subtitles | ،فلتدعوا نوره يطهركم يطهركم من شِرككم ليكون ذاك الخلاص (الإعتاق) الذي تبحثون عنه منذ مدّة |
| Ama o anlarda Tanrı bize ışığı gösteriyor. | Open Subtitles | ولكن الرب لا يرينا نوره إلا في أوقات كهذه. |
| Onun nurunun her insanda olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | و أعلم أن نوره فى كل إنسان |