| Şimdi size kısaca iki tür biyolojik kirlilikten bahsedeceğim. Birincisi yeni türlerin eko sisteme sokulmasından ikincisi ise gıdalardan kaynaklanan biyolojik kirlilik. | TED | وأنا سوف أتكلم بشكل مختصر جدا عن نوعين من التلوث الجرثومي الأول سوف يقدم بشكل مصنف والآخر هو مايأتي من المادة الغذائية |
| Ben işimi yaparken iki tür tepki alıyorum. | TED | عندما اقوم بعملي يكون لدي نوعين من ردود الفعل. |
| İki çeşit fasulye birleşip evlilik denen olaya tat verirmiş. | Open Subtitles | خليط من نوعين من الحبوب ذو نكهة حلوة خاصة بالزواج. |
| Vücudumuzda iki tip DNA var. | TED | نتوفر في أجسادنا على نوعين من الحمض النووي. |
| Dünyada iki türlü insan vardır. Avcı ve av. | Open Subtitles | هذا العالمِ منقسمِ إلى نوعين من الناس الصيّاد و المُطَارَدون. |
| İki grupla birlikte tamamladık. Yaşlı gerzekler ve genç gerzekler. | Open Subtitles | لقد ناقشته مع نوعين من الرجال المهووسون الصغار و الكبار |
| Arabalar ile ilgili iki tür hikaye düşünelim. | TED | لنلقي النظر على نوعين من القصص عن السيارات. |
| Bana öyle geliyor ki aslında iki tür kapitalizm var. | TED | ويبدو لي أننا نملك نوعين من الرأسمالية. |
| Benim laboratuvarımda duyularda iki tür hastalığı incelemek için yarasalar kullanıyoruz. | TED | نقوم في مختبري باستخدام الخفافيش لدراسة نوعين من أمراض الحواس. |
| Beynimizde iki tür sinir dokusu vardır: Gri madde ve beyaz madde. | TED | أدمغتنا تحتوي على نوعين من الأنسجة العصبية: مادة رمادية ومادة بيضاء. |
| Tipik olarak bu filmlerde iki tip kadınla tanıştırılıyoruz, arzu edilen iki tür kadın. | TED | في الغالب تُعرض نوعين من النساء في هذا النوع من الأفلام، نوعين من النساء المرغوبات، على كل حال. |
| Şimdi, iki tür doğrunun olduğuna inanıyorum ve bu noktaya varmam biraz zaman aldı, fakat bence bu doğru, dinleyin. | TED | الآن أنا أؤمن بوجود نوعين من الحقيقة، وقد أخذ مني الأمر فترة لأصل لهذا الرأي، لذلك استمعوا. |
| Aslında aynı robot için iki çeşit beyin kullandım. | TED | لذلك , في الواقع استخدمت نوعين من الادمغة لنفس الروبوت |
| Gerçekten de bu tarz bir sistemin sadece iki çeşit sonuç üretebilmesine şaşırmamak gerekir: sessizlik veya gürültü. | TED | فليس من غير المتوقع إذًا أن هذا النوع من الأنظمة لا ينتج سوى نوعين من النتائج: الصمت أو الضجيج |
| Dr.King'in inandığı... ...bu dünyada iki çeşit yasa vardır, Biri yüksek merciler tarafından yapılanlar... ...ve diğeri insanlar tarafından yapılanlar. | TED | آمن د.كينج، أن هناك نوعين من القوانين في العالم: تلك التي وضعتها القوى العليا، والأخرى التي وضعها الناس. |
| Sadece söylüyorum, bu şeyler söz konusu olduğunda, iki türlü insan vardır. | Open Subtitles | أنا أقول عندما يصل الأمر لهذا هناك نوعين من البشر |
| İki grupla birlikte tamamladık. Yaşlı gerzekler ve genç gerzekler. | Open Subtitles | لقد ناقشته مع نوعين من الرجال المهووسون الصغار و الكبار |
| Şaşırtıcı belki ama iki kurbağa türü Fiji adasında bunu başardı. | Open Subtitles | ربما اكثر عجباً, نوعين من الضفادع أيضاً وصلوا إلي فيجي |
| Vücudun ve aklın, temelde iki farklı türden şeyler olduğuna inandı. | Open Subtitles | لقد إعتقد بأن العقل والجسد نوعين من الأمور مختلفة بشكل جوهري |