| Böyle bir bilgiyi taklit etmek çok büyük enerji gerektirir. | Open Subtitles | محاكاة هذا القدر من البيانات يحتاج لقدر هائل من الطاقة |
| Anımsayın, çok ama çok büyük veri setlerine baktınız ve bizim bu tüm-vücut taraması ile neler yapabildiğimizi gördünüz. | TED | مرة أخرى نحن امام كم هائل من المعلومات .. ويمكنكم ان تشاهدوا هنا بعضاً من الصور المرئية المجسمة التي قمنا بعملها .. |
| Bizim sadece ortaya çıkarmaya başladığımız büyük bir virüs çeşitliliği bulunmakta. | TED | يوجد تنوع هائل من الفيروسات التي فقط نبدأ في اكتشافها. |
| Asıl olay, büyük miktarda veri toplamaktı ve eski günlerde bunu elden yapmak zorundaydık. | TED | يعتبر جمع قدرٍ هائل من البيانات الهدف الأساسي-- ونقوم بذلك بأنفسنا في الأيام الأولى. |
| Bazı kesimlerin insanlarda bağımlılık yaratan kült yemekleri oluyor. çok fazla gelenek ve gizem var, | TED | أجزاء متعددة لديها أكلة مقدسّة تتعلق بها بشكل هائل. هنالك كم هائل من العادات، هنالك سرّية، |
| Birkaç tane, yüksek önemdeki internet node'larının tehlikede olduklarını farketmiş. | Open Subtitles | لاحظ كم هائل من شفرات القرصنة على الشبكة |
| muazzam bir beyin takımı Patriot Act koruması altında bunu inşa etti. | Open Subtitles | كم هائل من الأفكار المزيفة تعمل فى حماية تحت شعار الأخلاص الوطنى |
| 19. yüzyılın ortalarında, toplum bir çok büyük değişim yaşadı. | TED | في منتصف القرن التاسع عشر، دخل المجتمع خلال قدر هائل من التغيير. |
| Ve aslında kendimize söylediğimiz hikayeler arasında bundan sonra nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda çok büyük bir hikaye kıtlığı var. | TED | والواقع أنّ من بين القصص التي نحكيها لأنفسنا، لدينا نقص هائل من القصص التي تحكي كيفية المضي قدما بشكل خلاق. |
| Karaya çok büyük bir veri akışı olacak ve tamamı kullanmak isteyen herkese açık olacak. | TED | سيكون هناك فيض كمي هائل من البيانات كله متاح لأي شخص يملك أي رغبة في إستخدامه |
| Ama birkaç çekinceye rağmen bu konuyu, çok büyük bir sevinçten ayrı tutabiliriz sanırım. | Open Subtitles | ولكن على الرغم من بعض السلبيات اعتقد اننا في الواقع نستطيع ان نخرج من هذا بقدر هائل من الفرح |
| Aniden büyük bir ışık belirdi ve Tanrının kudretli bir meleği onların karşısında durdu. | Open Subtitles | وفجـاءة ضوء عظيم وظهر أمامهم ملاك هائل من الرّب |
| Ve büyük miktarda teknik gerektirir. | TED | وهذا يتضمن كم هائل من التقنية |
| çok büyük miktarda veri toplamak zorundaydık. | TED | قمنا بجمع كم هائل من المعلومات. |
| Annemi tanımama engel olan özellik pürüzsüzce uyum sağlamamı, büyük miktarda işareti hızlıca kavrayıp doğru bir şekilde işlemden geçirmemi, önemli olanları ayırmamı, içinde bulunduğum herhangi bir durum için çoklu işlem ya da olasılıklar belirlememi ve sonra akla en yatkın olanı saniyeler içinde seçmemi sağlıyor. | TED | إن الخاصية التي جعلتني لا أتعرف على أمي سمحت لي بالتكيف بكل سلاسة، للاستيعاب سريعًا والعمل بدقة على حجم هائل من الدلائل، واستخلاص ما يمثل أهمية، وتحديد الإجراءات أو الإمكانيات المتعددة لأي موقف أتعرض له. ثم أختار ما هو مناسب، كل ذلك في غضون ثوان. |
| Herneyse, son halini okuyordum ve çok fazla ünlem işareti kullanıldığı dikatimi çekti. | Open Subtitles | بأي حال، كنت أقرأ تحريرك النهائي، ويبدو أن هناك عدد هائل من علامات التعجّب |
| çok fazla insan bize karşıydı. | Open Subtitles | كان هناك كم هائل من الأشخاص الذين يقفون ضدنا |
| Bu kilise, çok fazla çalışma ve öğrenim gerektirir ve Yared çalışır, çalışır ve çalışır. Bir gün, Yared bir ağacın altında çalışırken üç kuş yanına gelir. | TED | تتميز هذه الثقافة بكمٍّ هائل من المنح الدراسية والتعليم، فكان على يارد أن يدرس ويدرس، وكان ذات يوم يدرس تحت شجرة، عندما حطت 3 عصافير بجانبه. |
| Birkaç tane, yüksek önemdeki internet node'larının kötü amaçla kullanıldıklarını farketmiş. | Open Subtitles | لاحظ كم هائل من شفرات القرصنة على الشبكة |
| Yani muazzam bir bilgi kaynağı, ki, dediğim gibi, birçok kişinin ona yapmamasını söylemesine rağmen, çok pahalıydı. | TED | إذاً كم هائل من المعلومات بالرغم، مرة ثانية أن الكثير من الناس أخبروها أن لا تقوم بذلك كان ذلك مكلفاً جداً |