| Yolu yarılamıştım ki cep telefonumu burada unuttuğumu fark ettim. | Open Subtitles | لقد وصلت إلى نصف الطريق إلى المنزل حتى أدركت أنّني تركت هاتفي النقال هنا. |
| cep telefonumu evde bırakmışım. - Angie nasıl? | Open Subtitles | لقد نسيت هاتفي النقال في البيت كيف حالها ؟ |
| Bilgisayarımın fişini çektim ve cep telefonumu postaya verdim. | Open Subtitles | فصلت الكومبيوتر و أرسلت هاتفي النقال لنفسي بالبريد |
| Eğer Cep telefonum bozulmasaydı ona göndermek için fotoğraf çekebilirdim. | Open Subtitles | إذا لم يحطم هاتفي النقال سألتقط صورة لترسل إليه مباشرة |
| Kira, Cep telefonum, Porche'ye benzin, ben çulsuzum. | Open Subtitles | لا للأسف هاتفي النقال إشتريت بثمنه وقود للبورش. |
| Cep telefonumun arkasına saklandığımı düşünüyorsun, çünkü bu öğleden sonra olanlar beni korkuttu, ve bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | أنت تعتقد أن إختفائي مع هاتفي النقال بسبب ما حدث سابقا بعد الظهر أغضبني و لا أعرف كيف أتعامل مع الأمر |
| Benzinlikte benzin alıyordum ve çep telefonuma cevap verdim. | Open Subtitles | كنت املئ الخزان بالجازولين و اجبت هاتفي النقال |
| Belki de Amerika'da gecirdigi zaman nedeniyle "mobil telefon" diyebilen biri? Hatirladin mi, John? | Open Subtitles | ربما شخص يقول هاتفي النقال بسبب الوقت الذي قضاه في أمريكا أتذكر (جون)؟ |
| Bak, cep telefonumu bir tanesinin cebine bırakmayı başardım. | Open Subtitles | اسمعني تمكنت من وضع هاتفي النقال في جيب احد الجناة |
| cep telefonumu ara, ofisimi değil. | Open Subtitles | إتصل بي على هاتفي النقال فحسب، وليس على المكتب قط |
| cep telefonumu ara, ofisimi değil. | Open Subtitles | إتصل بي على هاتفي النقال فحسب، وليس على المكتب قط |
| cep telefonumu yatağın orada bıraktım. | Open Subtitles | تركت هاتفي النقال بجانب السرير |
| Sanırım cep telefonumu senin odanda unutmuşum. | Open Subtitles | أعتقد أنني تركت هاتفي النقال في غرفتكِ |
| Cep telefonum da gereksiz. | Open Subtitles | حتى هاتفي النقال عديم الفائدة أترى؟ |
| "Bakın, ne kadar da büyük bir Cep telefonum var!" İnsanların böyle dediğini duyamazsınız. | Open Subtitles | "أنظروا لضخامة هاتفي النقال"، أنت لا تسمع أناس يقولون هذا |
| Burada Cep telefonum bir türlü çekmiyor ben de Rahibe Peter Marie'den telefonunu kullanmak istedim. | Open Subtitles | يبدو أنَ هاتفي النقال لا يعمَل هُنا، لذلكَ طلبتُ من الأخت (بيتَر ماري) إن كانَ بإمكاني استعمال هاتفها |
| - Cep telefonum için. | Open Subtitles | من أجل هاتفي النقال |
| Cep telefonum çalıyor. | Open Subtitles | هذا هاتفي النقال |
| Herkese Cep telefonumun Mors alfabesiyle titrediğini ve benim öyle kazandığımı söylüyordu. | Open Subtitles | أخبر الجميع أن أضع هاتفي النقال الهزاز بطريقة شيفرة مورس و بتلك الطريقة كنت أفوز. |
| Cep telefonumun tekrar arama tuşuna bastın, değil mi? | Open Subtitles | لقد قمتي بأستخدام هاتفي النقال |
| sen, eline geçer geçmez faksın bir kopyasını telefonuma gönder. | Open Subtitles | أنت، أريد منك أن ترسل لي نسخة من ذلك الفاكس حالما تحصل عليه إلى هاتفي النقال. |
| Belki de Amerika'da geçirdiği zaman nedeniyle "mobil telefon" diyebilen biri? Hatırladın mı, John? | Open Subtitles | ربما شخص يقول هاتفي النقال بسبب الوقت الذي قضاه في أمريكا أتذكر (جون)؟ |
| Catherine, cebimi stüdyoda bıraktım. | Open Subtitles | مرحباً يا (كاثرين), لقد نسيت هاتفي النقال في ستوديو التصوير |